tag:blogger.com,1999:blog-75462879079431138042024-03-13T14:13:39.701+03:00BANDIERA'S"En iyi defans, oyunu oynamaktır!"bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.comBlogger229125tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-74996020169079196362014-12-01T22:57:00.000+02:002014-12-03T16:22:00.751+02:00Hamza HamzaoğluSenelerden 1991, babamın mesleğinden dolayı 2-3 senede bir yeni bir şehre taşınmak zorundaydık. Geldiğimiz yeni şehir Bursa olmuştu. Ben ana okula başlamış azılı bir Galatasaraylıydım..<br />
<br />
Televizyon başında babamla maçları izlerdim, vakt-i zamanında babamla aynı sahayı paylaşmış kaleci Hayrettin, Bursa deplasmanına geliyordu Galatasaray'la. Babam 'Hadi' dedi, 'Galatasaray'ın kamp yaptığı otele gidelim beraber!' Havalara uçmuştum, televizyonda deliler gibi izlediğim, daha okumayı sökmemişken isimlerini ezbere bildiğim insanları görecektim. İnanılmaz bir heyecandı..<br />
<br />
Otele gittik, Hayrettin bizi lobide karşıladı ve odasına davet etti. O otel odasında Hayrettin'le odayı paylaşan bir başka ağbi vardı. Hayrettin gibi uzun boylu, aynı onun gibi güler yüzlü biriydi o. İsmi Hamza'ydı. Benle uzun uzun sohbet etti, babamla Hayrettin, Ayvalık-Küçükköyspor anılarını konuşurken hep benle ilgilendi, Galatasaray sevgisi ile ilgili sohbetler etti. Benim bilinç altımda Hamza, hep o fotoğrafla canlanır..<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-nx5cvaGb2-4/VHzVc1HpEfI/AAAAAAAABk0/muePVAzWuk4/s1600/hamza1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-nx5cvaGb2-4/VHzVc1HpEfI/AAAAAAAABk0/muePVAzWuk4/s1600/hamza1.jpg" height="173" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
Hamza 4 sezon, dolu dolu formasını terletti Galatasaray'ın. Herkesin aklında Galatasaraylı Hamza olarak kaldı. Futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük kariyerinde de hemzeminden gelip önemli yerlere geldi. Daha önce hocalığını yapmış olan Yıldırım Uran'ı yardımcı antrenörü yaptı. Yıldırım Uran, bu görevden önce en az 15 takımda teknik direktörlük yaptıktan sonra eski öğrencisi Hamza'nın altında çalışmayı kabul etmesi, Hamza'nın yönetim tarzıyla ilgili bize bazı ipuçları veriyor.<br />
<br />
Sneijder ile ilgili yaptığı yorumlar kesinlikle hataydı ama imza töreninde 'ben de fazla ileri gitmiş olabilirim' diyerek bence önemli bir adım attı. Sezon sonunda da Terim icazeti ile gelip gelmediğini hep beraber göreceğiz.<br />
<br />
İyi Galatasaraylı Hamza, farklı bir ceketle sahaya iniyor. İnşallah iki taraf için de hayırlı olur..<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-4u7ACRWQ4Yo/VHzVcxF6R5I/AAAAAAAABkw/-7stLreQbuc/s1600/hamza2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-4u7ACRWQ4Yo/VHzVcxF6R5I/AAAAAAAABkw/-7stLreQbuc/s1600/hamza2.jpg" height="179" width="320" /></a></div>
bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-5095458496538399702014-11-18T17:43:00.001+02:002014-11-18T17:43:32.751+02:00Arda Turan'a Açık Mektup: Neden Brezilya'yı Tuttuk? Son Kazakistan maçı sonrasında uluslararası yıldızımız Arda Turan, bir önceki hazırlık maçında Brezilya lehine tezahürat yapan taraftarlara sitem etmiş:<br />
<br />
<i><b>''Biz bu ülkenin evlatlarıyız. Brezilya'ya karşı oley çekilecek saygısızlığı hak etmedik. Her maç bizim için final. Güvenimiz gitmiş durumda ama güvenimizi geri kazanmak için asla pes etmeyeceğiz. Sonuna kadar savaşacağız. Biri oley çekecekse o tribüne gelmesin."</b></i><br />
<i><b><br /></b></i>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-9kjDYLlu1U8/VGto3EUsb-I/AAAAAAAABkU/yjKtO-8FkR8/s1600/neymar.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-9kjDYLlu1U8/VGto3EUsb-I/AAAAAAAABkU/yjKtO-8FkR8/s1600/neymar.jpg" height="179" width="320" /></a></div>
<i><b><br /></b></i>
<b style="font-style: italic;"> </b>Arda'nın tam olarak anlamadığı nokta şu. Kadıköy'deki Türkiye-Brezilya maçında bu yıl ilk kez tribünler full'e yakındı. Bunun sebebi, seyircilerin Milli Takım'a desteklerini gösterme isteği miydi?<br />
<br />
Oraya gelen taraftar, güzel futbolu güzel adamlardan izlemek istiyordu. Sahada her şeyini verip, bir yandan da iyi güzel izletmek isteyen, birbirleriyle, hakemlerle, federasyonlarla kavga etmeyen, siyasetten, mafyadan uzak duran, rakibine saygısızlık etmeyen, kendi tribününe küfür etmeyen güzel adamlardan güzel bir resital izlemek istediler..<br />
<br />
Rakibinin stadında kalçasıyla top kontrol eden, rakibin siyahi oyuncusuna 'pis zenci' diyen, yerde yatan rakibine yardım eden arkadaşına tepki gösteren, ülkenin en tecrübeli foto muhabirini evinden aldırmakla tehdit eden, korumalarına gazetecileri tartaklaması emrini veren oyuncuları alkışlamak yerine, engelli taraftarları stadyum ayırt etmeden bulup onlara formalarını armağan eden, sahaya giren ufaklığı korumaların elinden alıp beraber fotoğraf çektiren, tribünleri Çeyrek Final zaferiyle selamlamak yerine elenen rakibin yıldızını alkışlayan güzel adamları alkışlamak istedi o akşam o tribünler..<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/--VGxHhQOlTQ/VGto3RuT_tI/AAAAAAAABkQ/NTbT6Nw5o4I/s1600/brazilteam.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/--VGxHhQOlTQ/VGto3RuT_tI/AAAAAAAABkQ/NTbT6Nw5o4I/s1600/brazilteam.jpg" height="213" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
Arda, 66 numaralı forman üzerindeyken biz bu görüntüleri bu taraflarda da görürdük. Bu yüzden aslında bunu en iyi sen bilirsin, güzel futbol güzel adamlarla oynanır ve güzel futbolun bir milleti, milliyeti yoktur..<br />
<br />
Seni güzel adamlarla sırt sırta verip futbol arenasında çarpışırken görmek dileğiyle..<br />
<br />
Bandiera's Blog<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-6vf7SOZCT0U/VGto3DR0haI/AAAAAAAABkY/S6ZVbmPM1k4/s1600/davidLuiz.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-6vf7SOZCT0U/VGto3DR0haI/AAAAAAAABkY/S6ZVbmPM1k4/s1600/davidLuiz.jpg" height="320" width="254" /></a></div>
bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-26109888868138134602014-08-21T16:15:00.000+03:002014-08-21T16:15:19.342+03:00Jupp Derwall<span style="font-family: inherit;">Galatasaraylı taraftarların önemli buluşma mecralarından biri olan Galatasaray Sözlük, yeni neslin hararetli tartışmalarının yanı sıra, tribünlerin güzel abilerine de ev sahipliği yapıyor. Cem Davran, Captanomuz Uğur abi ve Behzat Uygur gibi büyüklerimiz, zaman zaman güzel anılarla bizleri yaşayamadığımız geçmiş günlere götürürken, kulüp efsanelerini daha yakından tanımamıza vesile oluyorlar. Aşağıda sevgili Behzat Uygur'un kendi kaleminden efsane çalıştırıcı Jupp Derwall ile ilgili anılarını bulacaksınız. </span><br />
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-gYmi9GqqoIE/U_XwKB-DJpI/AAAAAAAABjw/JKg3XmPiMxg/s1600/derwall.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-gYmi9GqqoIE/U_XwKB-DJpI/AAAAAAAABjw/JKg3XmPiMxg/s1600/derwall.jpg" height="132" width="320" /></a></div>
<span style="font-family: inherit;"><br /><br /><span style="background-color: white;"><span style="line-height: 18.66319465637207px;">"Genç takımdayken fiziğime bakarak sürekli stoper oynatılıyordum. E haliyle fizik iyi olunca, ezbere bir şekilde ilk önce düşünüldüğüm mevkii stoper oluyordu. Laf aramızda hava toplarında da biraz zayıfım ama bugüne kadar kimse bununla ilgili bir şey söylememişti bana. Fizik iyi işte, yaz Behzat’ı stopere…</span><br style="line-height: 18.66319465637207px;" /><br style="line-height: 18.66319465637207px;" /><span style="line-height: 18.66319465637207px;">Bir gün amatör takımın antreman maçından sonra maçı izleyen Jupp Derwall beni yanına çağırdı.</span><br style="line-height: 18.66319465637207px;" /><br style="line-height: 18.66319465637207px;" /><span style="line-height: 18.66319465637207px;">Hemen yanı başında da Ahmet Hoca (Akcan) vardı yardımcı antrenör olarak. Tabii heyecanla ağzından çıkacak cümleleri bekliyordum. Bekleyiş çok uzun sürmedi. Uzun yıllardır kimsenin göremediği, ya da görüp de söylemediği bir şeyi söyledi bana. Stoper olarak iyisin ama hava toplarında zayıfsın. Derhal sarkaç topla birlikte çalışmaya başla. Her gün en az 1 saat ekstra çalışacaksın. Daha sonra da ben seni santrafor olarak göreceğim…</span><br style="line-height: 18.66319465637207px;" /><br style="line-height: 18.66319465637207px;" /><span style="line-height: 18.66319465637207px;">Hemen burada size başka bir detay vereceğim. İşte klasik Türk futbolcusu zihniyeti. Bir süre o heyecanla çalıştım ama kronik sorunumuz olan tembelliği aşamadım ve ekstra çalışmalarıma ara verdim. Haliye hava toplarında hep eksik kaldım.</span><br style="line-height: 18.66319465637207px;" /><br style="line-height: 18.66319465637207px;" /><span style="line-height: 18.66319465637207px;">Tatlı yüzlüydü. Gençlerle sürekli ilgilenirdi ve bunu şimdiki bazı teknik direktörler gibi kerhen yapmazdı. Tebessümünü esirgemeden, bunu kendisinin işi olduğu için, hatta işinden de öte, bir yaşam tarzı olarak görüp, aşk benimsediği için hiç çekinmeden yapardı. Florya da çok değişti. O dönem ile şu an arasında kocaman farklar var.En basiti, toprak sahadan çim sahaya geçişimizde de kendisinin büyük emeği vardır. Bu da zaten Derwall’li Galatasaray devriminin ilk aşamalarıydı.. Hiçbir detayı atlamazdı. Bütün genç takım, yıldız takım maçlarına vakit ayırır ve ilgilenirdi. Bunların hiçbiri boşuna değildi, Derwall’li devrim meyvelerini verdi. Derwall’in Florya’ya açılan penceresinin hemen akabinde Galatasaray da Türkiye’nin Avrupa’ya açılan penceresi oldu.</span><br style="line-height: 18.66319465637207px;" /><br style="line-height: 18.66319465637207px;" /><span style="line-height: 18.66319465637207px;">Tabii ki Derwall Hocamızdan bahsedip de Mustafa abiyi (Denizli) anmadan geçersek hiç hoş olmaz.</span><br style="line-height: 18.66319465637207px;" /><br style="line-height: 18.66319465637207px;" /><span style="line-height: 18.66319465637207px;">Mustafa abinin ilk antrenörlük yaptığı yer Galatasaray amatör takımıdır. Ben de o takımın oyuncusuyken sık sık ‘’ Behzat bir takım yap da oynayalım’’ derdi. Ben bir takım kurardım hemen. Kendisi de karşı takıma geçerdi ve o antreman maçı esnasında daha oynarken anlatmaya başlardı her şeyi. Yani hem oynar, hem öğrenirdik. Bizim Denizli’den öğrendiğimiz gibi, kendisi de Derwall’den birçok şey öğrendi. </span><br style="line-height: 18.66319465637207px;" /><br style="line-height: 18.66319465637207px;" /><span style="line-height: 18.66319465637207px;">Yazımın başında belirttiğim gibi, bu iki insanın bizim tiyatro yaşantımıza da çok büyük etkisi olmuştur. Yıllar boyunca sahnelerin tozunu yutarken, oyunu nasıl sahneye koyacağımızı, oyuncu arkadaşlarımızla nasıl paslaşacağımızı hep kendilerinden bize ilham olan detaylardan esinlenerek uyguladık. Aramızdan ayrılışının 7. yılında kendisini elimden geldiğince anlatmaya çalıştım. Anlatabildiysem ne mutlu bana. toprağın bol olsun hocam. Efsaneler asla unutulmaz."<br /><br />Yazıyı burada paylaşmamız için bize izin veren sevgili Galatasaraylı Behzat Uygur'a teşekkür ederiz.</span></span></span>bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-27082901783282107022014-08-20T18:11:00.000+03:002014-08-21T15:42:51.443+03:00Burak da Bir Gün Yılamaz mı?17 Ağustos'ta Türk işçilerin Belçika'ya gelişinin 50. yılı kutlamaları çerçevesinde düzenlenen RWS Brüksel-Galatasaray maçına damga vuran olay, Burak Yılmaz'ın tribünlerle girdiği diyalog oldu.<br />
<br />
Olayın birkaç boyutu var aslında. Sadece o maç için o kadar yolu tepip ufacık, amatör bir tesiste, doğru dürüst güvenlik olmadan o sahada o maçı oynamak, ya da takımı buna zorlamak gerçekten bir yönetim fiyaskosudur. Başkan Ünal Aysal'ın Belçika ile bağı sebebiyle bu işlere girildiği çok belli, ama en azından yine onun etkisiyle daha iyi bir organizasyon olması gerekirdi.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-N2Bq7Myt460/U_S6FcqwenI/AAAAAAAABjc/ESyq0NPi8_k/s1600/burak1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-N2Bq7Myt460/U_S6FcqwenI/AAAAAAAABjc/ESyq0NPi8_k/s1600/burak1.jpg" height="180" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
Olayın bir diğer boyutu Galatasaray tribününün ülke, memleket, dil, din, ırk ayırmadan, her coğrafyada kendi futbolcusuna, özellikle de Burak Yılmaz'a gösterdiği tepki. Takım özelinde düşünürsek, bu takım 3 senedir ligin zirvesinde, birçok kupalar kazanmış, Avrupa'da önemli başarılara imza atmış durumda. Burak Yılmaz özelinde düşünürsek, son 4 sezonda 122 maçta 91 gol atmış, Galatasaray formasıyla gol kralı olmuş, ilk senesinde Şampiyonlar Ligi'nde çok ciddi gol rakamlarına çıkıp rüştünü uluslararası arenada da ispat etmiş bir futbolcudan bahsediyoruz. Bu takıma ya da oyuncuya, gazozuna oynanan bir maçta hakaret etmek hangi mantığa uyar? Söylem yanlış anlaşılmasın, maç ne kadar ciddi olursa olsun, spor müsabakalarında küfüre, hakarete yer yoktur ancak bunun da ötesinde, sadece eğlencelik bir maçtaki bu gerginliklerin sebebi nedir? Aslında açıklaması çok basit, biz futbolu spor olarak sevmiyoruz. Biz oyunu sevmiyoruz, takımımızın ezeli rakibi yenmesini seviyoruz. Biz araya atılan pası değil, rakibin kafasına gelen parayı seviyoruz.<br />
<br />
Bunun en önemli kanıtı, önemli futbol organizasyonlarında tribünlerin boş kalması olarak gösterilebilir. Örneğin, ümit milli takımlar seviyesinde düzenlenen Dünya Kupası İstanbul'da oynandı ve tarihinin en az seyirci çeken organizasyonu olarak tarihe geçti. Sahada harika futbol oynandı ama bu Türk seyircisini tribüne çekmek için yeterli değil, gerginlik, kavga, küfür, hakaret, nefret olmayan yerde Türk seyircisi barınamaz!<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-Es2hobFaQxI/U_S6EESndiI/AAAAAAAABjU/uEQBHtckHWY/s1600/burak2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-Es2hobFaQxI/U_S6EESndiI/AAAAAAAABjU/uEQBHtckHWY/s1600/burak2.jpg" height="180" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
Olayın 3. ve son boyutu ise Burak Yılmaz'ın psikolojisi ile alakalı. Kariyeri çok parlak başlamıştı Burak'ın, Antalya'dan genç bir yetenek olarak Beşiktaş'a transfer oldu, ilk sezonda ciddi süreler aldı ancak durumlar istediği gibi gitmemeye başladı. Kariyeri git gide aşağıya doğru giderken Manisa'da tekrar kendini bulmaya başladı, bu iyi futbolu onu Fenerbahçe'ye taşıdı. Fenerbahçe'de de çok tutunamadıktan sonra kısa bir Eskişehir macerasından hemen sonra kendini Trabzonspor'da buldu ve filmin en keyifli dönemi başladı. Trabzon'da adeta rekorları alt üst etti ve bu başarısı onu Galatasaray'a taşıdı..<br />
<br />
Yukarıda çizdiğim inişli-çıkışlı kariyer, Burak'ın şu anki ruh halinin temel sebebi. Burak, tekrar o başarısız günlere dönmek istemiyor ve bu yüzdendir ki, en ufak bir başarısızlıkta hırçınlaşıyor, duygusallaşıyor. Bu en ufak başarısızlık bazen bir maç sırasında bile yaşanabiliyor, kaçırdığı gol sonrası kendini toparlaması ortalama bir topçudan daha çok zaman alıyor. Hep başarılı olmak istiyor Burak Yılmaz, tenkit edilen adam olmak yerine hep rekorların adamı olarak kalmak istiyor ama bu da ciddi bir travma yaratıyor onda. Bu durum da kendisinin, kendi taraftarına bile, antipatik görünmesini sağlıyor.<br />
<br />
Tam da bu noktada aklıma şu soru geliyor. Benim gibi sıradan bir futbol izleyicisi bile Burak'ın sıkıntısını görebilirken, koskoca Galatasaray teknik ve idari ekibi bunu nasıl göremiyor? Burak'ın ciddi şekilde psikolojik destek alması gerekiyor, acaba bu kulüp tarafından sağlanıyor mu? Ben hiç sanmıyorum. Ayrıca burada Burak'a da bir eleştiri yöneltilebilir, insan kendisinin de hatalarını görüp bir check etme ihtiyacı hissedebilir. Sıkıntı çok net ortadayken, bununla ilgili bir şey yapmamak mıdır tek çözüm?<br />
<br />
Burak'ın attığı gollerle Avrupa zaferlerine deliler gibi sevinen ama ona kenardan küfür eden 'taraftar' arkadaş, elini vicdanına koy da söyle, bir gün bu genç adam 'yeter artık, ben küfür yemeye mi iniyorum bu sahaya' diyemez mi? Pes edemez mi? Pes ederse, hep beraber mutlu mu olacaksınız? Sahiden, bir gün Burak da yılamaz mı hepinizden?bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-69864748781586708492014-08-04T09:26:00.002+03:002014-08-04T09:26:59.177+03:00Trabzonspor Kadrosunda Olma Hissiyatı Trabzonspor'un çiçeği burnunda hocası Vahid Halilhodzic, Avusturya kampının son hazırlık maçı olan ve 3-1 mağlubiyetle biten Augsburg maçından sonra, 2. döneminde - kısa süre olmasına rağmen- bizi alıştırdığı açıklamalarda bulundu:<br />
<br />
"5 yabancı ve 5 yerli oyuncuya ihtiyaç var. Bazı
konular hakkında birileriyle konuşmama gerek yok. Trabzon'a gelmemin nedeni
birincilik, getirdiğim oyuncu grubu buna müsait değil. Çok takviye yapmamız
gerekiyor. Yabancı transferlerinde, bize hizmet ve kalite anlamında bir şeyler
katabilecek oyunculara ihtiyaç var. Lig başlamadan yapmamız gereken çok çalışma
var. Bu kadar kısa sürede bunların hepsini nasıl yapabileceğimizi, inanın
bilemiyorum."<br />
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
"Bu takım lige hazır değil, olmayacak"<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Trabzonspor'un Cardozo ile anlaşmasıyla ilgili görüşleri
sorulan Halilhodzic, "Sadece Cardozo değil 10 kişiyle daha görüşeceğiz.
Bazı transferleri halletmek için zamana ihtiyaç var. O yüzden gece gündüz
sürekli çalışıyoruz. Bazı şeylerde geç kaldık. <b><i>Herhangi bir şekilde bu takım
lige hazır değil, olmayacak</i></b>. O yüzden çok sinirliyim" diye konuştu. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Şimdi kendinizi 2 dakikalığına Yusuf Erdoğan'ın, Mustafa Yumlu'nun, Özer Hurmacı'nın ve hatta Onur Kıvrak'ın yerine koyun. Dünya Kupası'nın kazanan hocalarından biri yeni sezon için başınıza geçiyor, heyecanlısınız. Kendisi takımla bir ay kadar bir süre geçirdikten sonra, kısaca 'Bu takımdan bi halt olmaz, komple değişiklik yapmak lazım.' diyor. Hali hazırda kadroda olan adamları hiçe sayıyor, bu adamlarla başarının imkansız olduğunu söylüyor. Siz, bu hoca için ne kadar koşarsınız? Ne kadar savaşırsınız? Onun verdiği taktiği ne kadar ciddiye alırsınız, o size bu kadar güvensizken? Velev ki 10 oyuncu alınamadı (ki bu ihtimal kuvvetle muhtemel) bu takımın başarısız olması kesin midir hocanın dediği gibi? </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-UBr48Ayr9eg/U98naWT-XXI/AAAAAAAABjE/vGSqJBtMnZk/s1600/halilhodzic-trabzonda-main-aa.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-UBr48Ayr9eg/U98naWT-XXI/AAAAAAAABjE/vGSqJBtMnZk/s1600/halilhodzic-trabzonda-main-aa.jpg" height="179" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Halilhodzic, tespitinde haklı olabilir, ancak bu durumu basın önünde, oyuncularını hiçe sayarak belirtmesi en hafif tabirle kabalıktır. Tabi, kendisinin Cezayir'in başarısından sonra Trabzon'a ne kadar gönülsüz geldiğini cümle alem biliyor, belki kendisi erken bir ayrılık için bahanelerini oluşturmaya başlamıştır bile. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sahi, görevde kaldığı sürece biri hükmen sadece iki maç kaybeden (GS-FB) Hami Hoca'nın, takımın başında kalması için daha ne yapması gerekiyordu? Turnuva dahilinde olmamalarına rağmen, Şampiyonlar Ligi'ni mi almalıydı? </div>
<br />
bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-79585518314018422112014-07-23T16:22:00.000+03:002014-07-23T16:22:12.290+03:00Demirören'in 'En' Demokratik Ülkesi<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Geçtiğimiz gün, Marriot Otel'de düzenlenen TFF Mali Kurulu
toplantısı, bugünlerde çok güldüğüm, dünyanın en kısa fıkrasına sahne oldu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Toplantıda söz alan
İbrahim Hacıosmanoğlu, TFF Yönetimine verdi veriştirdi. Şike skandalının hasır
altı edilmesinden, Anadolu takımlarının Avrupa platformunda aldığı cezalardan
ve haklarının yendiğinden dem vuran Hacıosmanoğlu, başbakanı kastederek,
"Herkesi Beyefendi korkusu sarıyor. Simsarlar çok var. 'Beyefendi böyle
istiyor' deniyor. Sayın Başbakan, bizzat bana 'Bu işlerin içinde yokum' dedi.
'Beyefendi böyle istiyor' diye kimseye baskı yapılmasın. Başbakan'a
ulaşamıyorlarsa, bana söyleyin ben ileteyim. TFF Başkan Vekili Servet Yardımcı,
bizi Başbakan'a şikâyet ediyor. Acaba Kemal Kılıçdaroğlu'na da, Devlet
Bahçeli'ye de şikâyet ettiniz mi?'<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-xQC3Ey__WC4/U8-2R_uKV5I/AAAAAAAABi0/E2s5K-IbWDs/s1600/wegf.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-xQC3Ey__WC4/U8-2R_uKV5I/AAAAAAAABi0/E2s5K-IbWDs/s1600/wegf.jpg" height="180" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p><br /></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu açıklamalar üzerine kürsüye çıkan Yıldırım Demirören, şu
ifadeleri kullandı:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
''Biz bir aileyiz. Birimizin canı acırsa, hepimizin canı acır.
Önümüzdeki sene zaten seçim var. Eğer memnunsanız desteklersiniz. Türkiye kadar
demokratik bir ülke yok. Her kulübümüzün arkasındayız. Yönetim kurulumuzda
Trabzonspor'dan iki arkadaşımız var. Türk futbolu için mücadele etmek
zorundayız. Beyefendiye herkes ulaşır, kulüp başkanları da ulaşır, bekçi de
ulaşır. Beyefendi böyle bir adamdır. Sonuna kadar arkasındayız" </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Özerk (!) olan federasyonumuzun başkanı, konuşmasında
ülkemizin ne kadar demokratik olduğundan bahsettikten hemen sonra 'beyefendi'ye
herkesin ulaşabileceğini, bir spor branşının mali kurul toplantısında
belirtiyor, ona desteğinin sonsuz olduğunu ağız dolusu söylüyor. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
</div>
<div class="MsoNormal">
Gerçekten,
Türkiye'den demokratik bir ülke yok, o kadar demokratik bir ülke ki, her
platformda başınızdaki diktatöre methiyeler dizebiliyorsunuz, bir spor
platformunda bile..<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-16669846893401607902014-07-19T10:47:00.000+03:002014-07-19T10:47:27.131+03:00Galatasaray 2014/15 Formalarıhttp://www.galatasaray.org/gspazarlama/haber/20682.php<br />
<br />
http://www.fcnblog.com/2009/07/2288-ve-mor-forma.html<br />
<br />
Yukarıdaki ilk link bu sezonki formalarımızın tanıtım yazısı. İkincisi de mor formamızın FCNBlog'da yayınlanan hikayesi. Kulüp de asaletten, ruhtan girip, Galatlar'dan çıkmıştı o formaları tanıtırken, bulamadım şimdi linki. Arkadaş biz her yıl zaten alıyoruz bu formaları da, nedir bu vıcık vıcık pazarlama taktikleri? Hangi taraftar bu laflardan etkileniyor da alıyor artık? Her yıl Metin Oktay'ı anmaktan bıkmadınız formaların çıktığı tarihte?<br />
<br />
Şu cümle siteden alıntı:'Av sezonu başlıyor. Galatasaray’ın yeni formasında kulübün başarılarla dolu tarihinden ve mirasından esinlenildi.'<br />
<br />
Bana biri açıklayabilir mi formaların tam olarak hangi noktasında miras var? Tarihten esinlenme 3 parçalıyı mı doğurdu? Tamam farklı alternatiflere hayır demiyorum. Onun meraklısı da var. Ama bu kendini sürekli tekrar eden Metin Oktay ruhu, asalet, başarı etiketlerinden beslenmeyin artık, zira tükettiniz.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-FqBp4H5SSZ8/U8og7h_8S5I/AAAAAAAABgw/SZKVtZshLIc/s1600/gala_forma1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-FqBp4H5SSZ8/U8og7h_8S5I/AAAAAAAABgw/SZKVtZshLIc/s1600/gala_forma1.jpg" height="253" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
Formalara gelince, şahsi fikir olarak 3 parça yerine klasik parçalıyı tercih ederim, onu pek beğenmedim. Beyazın sadeliği hoşuma gitti.<br />
<br />
<br />
Bitirmeden; beyaz forma için Galatasaray'ın 2000 yılında giydiği ilk beyaz formadan esinlenildi denmiş. Bunu ya yazanın yaşının yetmemesine, ya Galatasaray tarihini iyi bilmemesine ya da yine pazarlama stratejisine bağlıyorum. Çünkü forma 2000'dekinden çok Neuchatel sezonunun beyaz formasını andırıyor. Hedef kitlenin yaşı 2000'i hatırlamaya daha elverişli diye bunu kullanmış olabilirler. O da olmamış.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-PI8TFum2b8c/U8og7-5HokI/AAAAAAAABg0/2Ba6YwuKf5E/s1600/gala_forma2.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-PI8TFum2b8c/U8og7-5HokI/AAAAAAAABg0/2Ba6YwuKf5E/s1600/gala_forma2.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-1nEv-_COwOo/U8og8VWcT3I/AAAAAAAABg8/wsxKLUAD5QE/s1600/gala_forma3.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-1nEv-_COwOo/U8og8VWcT3I/AAAAAAAABg8/wsxKLUAD5QE/s1600/gala_forma3.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
<br />bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-31644368832050875292014-07-12T16:30:00.001+03:002014-07-12T16:30:44.887+03:00MessiLionel Messi, çoklarına göre dünyanın gelmiş geçmiş en büyük futbolcusu. Tek eksiği, - güya - bir dünya kupasıymış. Soruyorum sizlere, Ryan Giggs, George Best, Eric Cantona, Alfredo di Stefano(nur içine yatsın) gibi devlerin, hiç bir zaman oynamadığı bir kupa, Messi'yi bu ünvandan alıkoyabilir mi? Yarınki finale belki de bu baskıyla çıkacak Messi. 3 Şampiyonlar Ligi, 2 Avrupa Süper Kupası, 6 La Liga, 2 Copa del Rey şampiyonluğu, dünya kupasıyla taçlanırsa harika olur evet, fakat olmasa da henüz 27sindeki süper starın önünde en az 7-8 yılı, kazanacak bir çok kupası var.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-skiey05Nkpw/U8E4HIIG4BI/AAAAAAAABgg/-PrLaW8j120/s1600/messi_maradona.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-skiey05Nkpw/U8E4HIIG4BI/AAAAAAAABgg/-PrLaW8j120/s1600/messi_maradona.jpg" height="280" width="400" /></a></div>
<br />
Tamam, Maradona'nın büyüklüğüne lafımız yok ama, sanki spor medyasına yön verenlerin nostalji aşkını da aşırı doz alıyoruz bu ara. 82 ve 86'yı izlemiş, o dönem maç yayınlarının şimdikine nazaran çok çok az olmasından mütevellit, zihninde sürekli o kupaları yaşayan güzel abilerimiz Maradona'yı koydukları köşeye aday çıkınca, dünya kupası hamlesini oynuyorlar gibi.<br />
<br />
Neyse, kimileri Maradona'yı izleme şansına erişti, bizlerse Messi'yi. Futbol tarihinin bu dönemlerine şahitlik etmenin tadını çıkarmak lazım.bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-66801046051191633272014-07-10T14:42:00.001+03:002014-07-10T14:55:10.714+03:00Dünya Kupası Yarı Finalinde Hakemi Seyretmek Tarihi bir maç olarak şimdiden kayıtlara geçen Brezilya-Almanya yarı finalinden sonra Hollanda-Arjantin maçı ile ilgili beklentiler, doğal olarak biraz daha yükselmiş oldu. 120 dakika sonunda - şayet uyanık kalabildiyseniz - penaltılarla turu geçen tarafın Arjantin olduğuna canlı tanık olmuşsunuz demektir.<br />
<div>
<br /></div>
<div>
Bizim topraklarımızda bu yarı final mücadelesi TRT ekranlarından yayınlandığı için biz her 10 dakikada bir oyuncu performansı yerine hakem performansı ile ilgili 2-3 dakikalık tiradlara şahit olduk. Cüneyt Çakır'ın pasaportunda 'Türk' yazıyor olması ve Dünya Kupası Yarı Finali'ni yönetiyor olması, durumun haber değerini gösterir, buna eyvallah. Ancak her pozisyon sonunda, bir futbolcunun şutunu yorumlar gibi 'Cüneyt Hoca burada da doğru karar verdi, işte Türk Futbolu!' tadında yorumlar yapmak, cidden ancak bizde görülen bir durum herhalde. Bu konuyla ilgili aklıma 2 nokta takılıyor. </div>
<div>
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-dcf26LEgLac/U757r55ZhyI/AAAAAAAABgQ/AHjgcJKUz4o/s1600/ravsan.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-dcf26LEgLac/U757r55ZhyI/AAAAAAAABgQ/AHjgcJKUz4o/s1600/ravsan.jpg" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div>
Acaba Hollanda-Kosta Rika Çeyrek Finali maçında, tüm Özbekistan halkı, oynanan futbol yerine Ravşan İrmatov'un yönetimine mi odaklanmıştır? Her doğru düdüğünde, Özbek TRT'si havai fişeklerle kutlamalar yapmış mıdır? Yada İrmatov'un başarısı, Özbek Futbolu'nun gelişmişliğini mi gösterir? </div>
<div>
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-9IGM-zeVcAs/U757sEGEdkI/AAAAAAAABgU/3w-AnsRVztA/s1600/cakir.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-9IGM-zeVcAs/U757sEGEdkI/AAAAAAAABgU/3w-AnsRVztA/s1600/cakir.jpg" height="164" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div>
Tam olarak ıskaladığımız nokta şu. FIFA, hakemlerinin FIFA kokartı taktıktan sonra lokal performanslarına - çok büyük bir skandala imza atmadıkları sürece - dikkate almazlar. Lokal federasyonlar, FIFA'nın belirli kriterlerine uygun olarak isimleri FIFA'ya belirtir ve o noktadan sonra FIFA hakemleri sadece uluslararası arenadaki performanslarına göre değerlendirilir. Yani Cüneyt Çakır dün akşam sahada Türk hakemliğinin bir temsilcisi olarak görev almadı. Sadece Türk pasaportlu bir FIFA hakemi olarak görevini yaptı. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Dünya Kupalarında kendi milli takımımızın performansıyla gurur duyduğumuz günleri görmemiz dileğiyle...</div>
bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-45934533222154590222014-07-09T09:56:00.000+03:002014-07-10T10:45:26.240+03:00Rekoru 7-1 Gümbürtüsüne Giden Adam: Miroslav Klose Dünya Kupası tarihinde daha önce hiç yaşanmamış bir yarı final maçı izledik dün gece. Her ne kadar etkisiz futboluyla eleştirilse de ev sahibi olduğu turnuvanın doğal favorisi Brezilya, Almanya karşısında 7-1 gibi tarihi bir hezimete uğradı. Büyük tartışmalar arasında düzenlenen turnuvada böyle büyük bir hezimetle elenmek, Brezilyalıların travma katsayısını uzun süre yüksek seviyelerde tutacaktır.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-82YxhISBtcw/U7znP5Bn4sI/AAAAAAAABfk/So63__bcL54/s1600/klose2.Jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-82YxhISBtcw/U7znP5Bn4sI/AAAAAAAABfk/So63__bcL54/s1600/klose2.Jpeg" height="171" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
7-1'in süksesinin büyük olması çok doğal, ancak araya kaynayan çok büyük bir başarı hikayesi var. Dünkü maçın 23. dakikasında takımının 2. golünü atan Miroslav Klose, Dünya Kupası tarihindeki 16. golünü atarak organizasyonun gelmiş geçmiş en golcü oyuncusu oldu. Karşılaşmaya çıkmadan katıldığı 4 Dünya Kupası'nda 15 golü bulunan Klose, Brezilyalı Ronaldo'yu geride bırakmayı başardı. Kolse bu istatistiğe 23 maçta ulaştı.<br />
<br />
<span style="background-color: white; line-height: 19.600000381469727px; text-align: justify;"> Böyle büyük bir başarı ne yazık ki 7-1'lik skorun gümbürtüsünden - şu an için - arada kaynamış durumda. Belki 7-1'in etkileri sezon başlayana kadar daha baskın olacak ancak tarih Klose'yi yazacak..</span><br />
<span style="background-color: white; line-height: 19.600000381469727px; text-align: justify;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span>
<span style="background-color: white; line-height: 19.600000381469727px; text-align: justify;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-DEOKtPj9HsA/U7znPvF7xxI/AAAAAAAABfg/9odZOK9zpUo/s1600/klose.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-DEOKtPj9HsA/U7znPvF7xxI/AAAAAAAABfg/9odZOK9zpUo/s1600/klose.jpg" /></a></div>
<br />bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-31426275383163976172014-07-07T09:50:00.000+03:002014-07-07T10:03:23.948+03:00Dünya Kupası Çeyrek Finali'nde Jasper Cillessen OlmakDünya Kupası Çeyrek Finali'nde bir kaleci düşünün, 120 dakika boyunca gayet başarılı bir performans sergilemiş, rakip ataklarını başarıyla karşılamış ve kalesini gole kapamış. 120 dakika sonunda rakip takımın kalecisi de (Navas) kalesinde devleşince maç penaltı atışlarına kalmış. O anda belki de futbol tarihinde daha önce hiç görülmemiş bir şey yaşanmış, 120 dakikadır kalesini başarıyla koruyan kaleci oyundan alınmış, yerine daha kenarda doğru dürüst ısınamamış kaleci konulmuş..<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-Gb8Wi7bvo3E/U7pCw6teF0I/AAAAAAAABfI/591Ta7BS1bA/s1600/vangaal.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-Gb8Wi7bvo3E/U7pCw6teF0I/AAAAAAAABfI/591Ta7BS1bA/s1600/vangaal.jpg" height="213" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
Bahsettiğimiz durum 25 yaşında bir genç için çok da kolay kaldırılabilecek bir şey olmamalı. Ancak Cillessen durumdan habersiz olmasına rağmen gerçekleşen olayı büyük bir olgunlukla karşıladı. Oyuna giren Tim Krul'a uzun uzun sarıldı, ona moral verdi, sonra efsane hocası Van Gaal'in elini sıktı. Penaltı atışları sırasında kenarda dakikalarca dua etti, Krul'un her kurtarışında sevinçten en yükseğe zıplayan hep oydu. Krul'un getirdiği yarı finali kutlamak için sahaya en hızlı koşanlardan biri de o oldu..<br />
<br />
İşte bu yüzden, futbol fena halde hayata benzer..<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-DeXmyeWPc9Y/U7pC0_GLxeI/AAAAAAAABfQ/0c8BiSMb5vI/s1600/end.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-DeXmyeWPc9Y/U7pC0_GLxeI/AAAAAAAABfQ/0c8BiSMb5vI/s1600/end.jpg" height="255" width="320" /></a></div>
bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-73736010027754014512014-04-29T19:30:00.000+03:002014-04-29T19:30:19.951+03:00Galatasaray 2014/15<b><i>Sözleşmesi bitenler:</i></b><br />
Aykut, Ufuk, Sabri, Burdisso, Ceyhun, Emre, Drogba, Elmander<br />
<br />
<b>Kaleciler:</b><br />
Muslera'nın sözleşmesi sürüyor, kendisi de sürekli burada mutlu olduğunu açıklıyor. Dünya Kupası ise onun için muazzam bir vitrin. Bu denli iyi bir kaleci, piyasası olan bir kaleci kupa sonrası birçok devin listesine girebilir, kafası karışabilir. İki yıla güvenmeden sözleşmesini uzatmak gerek. Yedek kalecilerden Aykut ve Ufuk'un sözleşmesi bitiyor. Ufuk tercih edilip sözleşmesi uzatılır diye düşünüyorum. Eray ise gelen fırsatı iyi değerlendiremese de henüz erken kulüpten ayrılması için. 3. kaleci olarak devam edecektir. Tekrar neden alındığı bilinmeyen Aykut ise bu kez kulüpte son günlerini geçiriyor tahminlerime göre.<br />
<b></b><br />
<div class="separator" style="clear: both; margin: 0px; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-X_SdJ29EF1g/U1_TBQ47qXI/AAAAAAAABek/7HQ_k8Qa1oc/s1600/fernando-muslera.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-X_SdJ29EF1g/U1_TBQ47qXI/AAAAAAAABek/7HQ_k8Qa1oc/s1600/fernando-muslera.png" height="179" style="cursor: move;" width="320" /></a></div>
<br />
<b>Savunma:</b><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<b><br /></b></div>
<br />
Mevcut kadroda sağ bek için dört opsiyon yer alıyor: Eboue, Veysel, Sabri, Salih. Bek pozisyonu için haddinden fazla seçenek var sanki. Bunlardan yalnızca Sabri'nin sözleşmesi bitiyor, fakat kendisinin de çok emin olmadığı ama oynadığı maç sayısı sayesinde otomatik olarak bir yıl uzamış olabileceği yönünde bir beyanatı var. Henüz federasyona böyle bir vize işlemi gönderilmedi. Bu pozisyon için radikal bir karar alabilir Galatasaray. Eboue, gerek istikrarsızlığı, gerek eksik mücadelesiyle bu sezon olumsuz anlamda çok dikkat çekiyor. Üstelik yabancı kontenjanında sıkıntı çekilirken bu kadar alternatifli bir bölgede tercih yapmak çok da mantıklı değil. Sözleşmesinin son yılında. Mancini kalırsa, İngiltere'den de tanıdığı bu oyuncu tutmak isteyebilir. Onun dışında Rusya, Katar gibi ülkelerin yanı sıra Premier Lig'in alt sıralarındaki takımlar için de tercih olabilir Eboue. Veysel'in gelecek sezon sağ beke ambargo koyacağını tahmin ediyor ve büyük çıkış yapmasını bekliyorum. Sabriyle birlikte götürürler orayı. Salih ise hem oraya, hem sola, hem de ortaya bir alternatif olsa da kulüpte geçirdiği yarım sezonda Galatasaray oyuncusu olduğu izlenimini veremedi malesef.<br />
<br />
Savunmanın ortası yine oldukça kalabalık, ama takviye istiyor. Chedjou, Burdisso, Semih, Koray, Gökhan'ın yanı sıra bu sezon çoğunlukla burada giyen Hakan Balta bölgenin alternatifleri. Ayrıca şu an Beşiktaş'ta kiralık olarak forma giyen Dany dönecek. İki formanın verildiği ve istikrarın olmazsa olmaz olduğu bu mevkide Burdisso en zayıf halka, zaten kiralık, kesin olarak gönderilecektir. Keza Beşiktaş'ta da iyi bir performans sergileyemeyen Dany, Anadolu takımlarına kiralık ya da uygun bir bonservisle gidebilir. Böylece kontenjandan da iki yabancı eksilir. Her ne kadar Chedjou'nun yerine daha üst düzey bir transfere ihtiyaç olsa da, son yıllarda transfere su gibi para akıtan Galatasaray, bu kez ağırdan alabilir, transfer yapmayabilir bu bölgeye. Tamamen gelecek hocanın talepleri doğrultusunda olacak bu tercih. Semih, Koray, Gökhan, Chedjou(ya da daha kaliteli bir yabancı) ve ayrıca Hakan Balta, Ceyhun gibi opsiyonlarla bu bölge sezona girecektir. Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılım durumu da kararda etkili olur.<br />
<br />
Sol bek uzun yıllar sonra kulübün en net bölgesi. Alex Telles parlamaya hazır, yeri garanti. Hakan Balta tecrübesiyle iyi bir yedek olarak götürürler ligi. Olası sakatlık durumda Salih ve Sabri de bu bölgeyi yedekler.<br />
<br />
<b></b><br />
<div class="separator" style="clear: both; margin: 0px; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-hnsCEBVWF94/U1_TD6CLAqI/AAAAAAAABes/5bx5Gt9oBoM/s1600/chedjou_eboue_juventus.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-hnsCEBVWF94/U1_TD6CLAqI/AAAAAAAABes/5bx5Gt9oBoM/s1600/chedjou_eboue_juventus.jpg" height="308" style="cursor: move;" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; margin: 0px; text-align: center;">
<br /></div>
<b>Orta Saha:</b><br />
Orta sahanın ortası, bu sezon geçen senelerdeki istikrarını bir türlü yakalayamadı. Bunda Selçuk'un form düşüklüğü en önemli etken. Kupada sona kadar gidilmesi, lig ve Şampiyonlar Ligi derken hiç dinlenme fırsatı bulamadan kariyerinin en yoğun sezonunu geçirdi. Üstelik kulüpteki mental sorunlardan da Burakla birlikte en çok etkilenen oyuncu oldu. Melo ise dünya kupası hedefiyle birlikte olağanüstü bir sezon geçirdi. İlk yılı kadar skora katkısı zaten beklenmiyordu. Bu oyuncular dışında zaman zaman Ceyhun parlasa da tek yönlü oyunu dezavantajı oldu. Savunmada iyi ama hücumda çok hareketsiz ve ağır kalıyor. Dikine az oynuyor ve özgüvenini toparlayamadığından en güçlü yönlerinden biri olan şut opsiyonunu hiç kullanmıyor. Mancini kalması halinde üçlü orta sahaya devam edecektir. Kalmazsa da yeni gelecek hoca yalnızca Selçuk ve Melo ile de tutabilir bu bölgeyi. Fakat arkalarında illa bir oyuncu kullanılacaksa, ben gelecek sezon savunma önü için oyun zekasıyla Galatasaray'ın Gerrard'ı olabilecek Hamit'in burada değerlendirilebileceğini düşünüyorum. Bu sezonu kaçırdı Hamit, fizik olarak sürekli düşüşte fakat oyun zekasından eksilme elbette yok. Burada yeni bir lider olabilir takıma iyi bir sezon başı kampı geçirirse. Umut Gündoğan ise geç buldu, erken kaybedecek sanıyorum bu formayı. Genç oyuncunun şansı pek yok, kötü bir dönemde geldi Galatasaray'a. Oldukça zordu zaten kendini göstermesi. Bu bölgede yeni sezonda Sneijder de kullanılmak istenebilir. Özellikle Bruma'nın dönüşüyle böyle bir opsiyon açılacak. Engin Baytar ve Furkan Özçal da kiradan dönecek, Engin'in 1, Furkan'ın 2 yıl daha sözleşmesi var. Özellikle Furkan kiralık gittiği Karabüspor'da oldukça başarılı bir sezon geçirdi. Kampta kendini gösterebilirse kadroda düşünülebilir seneye. Engin'in ise kulüpte bir geleceğinin olduğunu düşünmüyorum.<br />
<br />
Kanatlar ise Galatasaray'ın yine kalabalık, yine yetersiz, fakat potansiyelli bölgeleri. Gerek sağda, gerek solda oynayabilecek Aydın, Emre (ki kendisi ortada da bir opsiyondur), Hajrovic, Ontivero ve Oğuzhan mevcut kanat oyuncuları. Sneijder, Burak ve Umut yine asıl mevkileri olmamasına karşın kanatlarda kullanılan oyuncular. Bir de kiralıklar var: Bruma, Amrabat, Yiğit Gökoğlan, Sercan Yıldırım. İsim isim incelersek; Aydın, yıllardır patlayamadı. Görevini yapıyor, ama o kadar. Üstelik bu sezon çok ciddi bir sakatlık yaşadı. Önümüzdeki sezon maç pratiği kazanması için kiraya gönderilebilir, bu son şansı olur zaten. Sözleşmesinin de son yılında Aydın, bu bağlam çok istekli, çok iyi bir seon geçirmesi lazım. Emre Çolak da verimli bir yıl geçiremedi. Sakatlıklarla boğuştu. Fakat altyapıdan çıkmış olması ve farklı bölgelerde oynayabiliyor olması, kadroda her daim yerini garanti altına alıyor. Hajrovic'e gelince, mevcut kadrodaki en potansiyelli isimlerden biri, fakat son tercihleri konusunda kendini oldukça geliştirmeli. Şutu var, pası da olursa büyüyebilir burada. 2018'e kadar sözleşmesi var. Kontenjan dahilinde tutulacaktır çünkü yedekliği de sorun olmaz. Ve geliyoruz mevcut kadronun kanımca en zayıf halkalarından birine. Ontivero yetenekli, fakat henüz Galatasaray erken onun için. Kesinlikle sürekli oynayabileceği bir takıma kiraya verilmeli. Oradaki gelişimine göre belki düşünülebilir gelecekte. Ama şu an için kadroda yeri yok. Oğuzhan Kayar ise pek de fazla izleme şansı bulamadığımız 1995'li, Türkiye standartları için genç bir oyuncu. Avrupa'da bu yaşta olacak oyuncu kendini belli ediyor, zaten oynar hale geliyor ama bizde gelişim 22-23lere kadar sürüyor. Oğuzhan Manisaspor'da 4 lig maçında 42, 1 kupa maçında 13 olmak üzere toplamda 55 dakika oynayarak geldi Galatasaray'a. Bizde de yalnızca 0-0 biten Türkiye Kupası grup maçında Antalyaspor'a karşı oynadı. Oğuzhan ne kadar potansiyelli olursa olsun, oynamadan nasıl gelişecek? Muhtemelen kiraya gönderilecek, umarım oynayabileceği bir takıma gider.<br />
<br />
Bu mevkinin bir de kiralıkları var. Sercan Yıldırım'ın Bursasporla opsiyonu var ama Bursa bunu kullanmayı tercih eder mi bilemiyorum. Eğer etmezse, herhangi bir başarı gösterememesine karşı sözleşmesi uzatılan Sercan 2017 yılına kadar kulübümüzde. Amrabat ise Malaga'da kendini biraz da olsa gösterdi. Maddi açıdan çok da ferah bir durumda olmayan Malaga, uygun bir bonservisle kendisine talip olabilir, ya da yeniden kiralamak isteyebilir. Kontenjan açısından elimiz kolumuz bağlı, başka talibi çıkmazsa Malaga'nın herhangi bir teklifi kabul edilebilir. Ve Bruma; sakatlıktan umarım iyi döner. Bu muazzam yeteneğin artık sonuca daha çok katkı yapacağı, gelişeceği bir sezona ihtiyaç var. Mancini'den ziyade yetiştiriciliği de olan bir hoca olursa seneye takımın yıldızı olabilir. Yiğit Gökoğlan'a gelirsek, rakamlar çok acı konuşacak ama, Yiğit Galatasaray'a geldiği günden beri iki buçuk sezonda yalnızca iki defa ilk onbir çıkabilmiş, o da geçen sezon kiralık oynadığı Orduspor'da. Bu sezonun ikinci yarısında Erciyesspor'da hiç ilk onbirde forma giyemeden 8 maça çıktı. Pek de başarılı bir sezon geçiremedi. 2 yıllık daha sözleşmesi bulunuyor ama bu sezon artık bonservisiyle takımdan ayrılır diye düşünüyorum.<br />
<br />
Sonuç, Galatasaray'ın kanatlarda revizyona gitmesi şart, verimsiz ve tecrübesiz isimlerle yollar ayrılıp, direkt oynayıp skora da katkısı olan bir oyuncuyla takviye edilmeli mutlaka.<br />
<br />
<br />
<b></b><br />
<div class="separator" style="clear: both; margin: 0px; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-1Hmhsx2GxxQ/U1_TLh-NoBI/AAAAAAAABe0/HC8IwT3YE-A/s1600/drogbawpv2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-1Hmhsx2GxxQ/U1_TLh-NoBI/AAAAAAAABe0/HC8IwT3YE-A/s1600/drogbawpv2.jpg" height="225" width="400" /></a></div>
<br />
<b>Hücum:</b><br />
Didier Drogba için veda zamanı. Usta oyuncu 1,5 yılda ağzımızda güzel tatlar bırakarak veda ediyor. Çok istenildi, uğruna taraftar çıldırdı, geldi, zaman zaman da olsa bu beklentiyi karşıladı, ama yaşını iyiden iyiye göstermeye başladı artık. Kim bilir, belki de Mancini onu ekonomik kullansa çok daha faydalı olabilirdi. Fakat performans düşünce tarafların memnuniyeti ve mutluluğu da azaldı. Onun yerine mutlaka yabancı bir golcü alınacaktır. Burak ise Selçuk gibi zor bir yıl geçirdi. Skora yine katkısı vardı ama hırçınlığı ön plana çıktı. Burak fiziksel açıdan her daim üst düzey bir oyuncu ama genç yaşta dört büyüklerin tamamını gezmenin yıpranmışlığından bir türlü tam manasıyla sıyrılamıyor. Umarım yıllar geçtikçe, olgunlaştıkça aşar bunları. Henüz üç sezonluk daha sözleşmesi, ve atacağı çok golü var. Umut'a gelince, sezonun en büyük hayal kırıklılarından biri. Kiralık geldiği sezonda Hakan Şükür presiyle taraftarı mest eden Umut, bu sezon presin yanına hiçbir şey koyamadı. Çok kötü bir sezon geçirdi. Bonservisine 2.7 milyon euro ödenmişti sezon başında. Galatasaray'ın forvet hattında yer alıyorsanız, presiniz evet bir artıdır fakat ortaya 43 maçta 6 golden fazlasını koymalısınız. Umut'un da tıpkı Burak gibi 2017 yılına kadar sürüyor sözleşmesi, ve bu kontenjan sıkıntısında, yerli azlığında performansına rağmen kadroda yeni sezonda da kendine yer bulacaktır. Genç yetenek Berk İsmail ise sezon sonunda, oldukça kısıtlı şans bulabilmesine rağmen göz doldurdu, gelecek vaadetti. Karşı karşıya kaldığı pozisyonlarda biraz daha sakin kalabilse ve gol yapabilse, altyapıya sabırlı Galatasaray'da şu sıralar gündemi oluşturabilirdi. Kadroda kalacaktır diye tahmin ediyorum kendisini ama teknik direktör kirada da düşünebilir.<br />
<br />
Genel olarak 6+2 yabancı olacağını varsayarsak; mevcut kadroda 10, kirada da 4 yabancı görünüyor kadroda. Kiralıklardan Elmander'in sözleşmesi zaten bitiyor, Bruma kadroya katılacak, fakat Amrabat ve Dany ile yollar ayrılır. Mevcutlardan da Drogba ve Burdisso'nun gönderileceğine kesin gözüyle bakılıyor. Keza Ontivero ve Eboue de onlara katılma şansı yüksek isimler. Yeri garanti yabancılar <b>Muslera, Telles, Melo, Sneijder + Bruma</b>. Hajrovic ve Chedjou ise belirsiz. 1 yabancı golcü kesin gelecek diye tahmin edersek 6+2'de kontenjan doluyor. Bu nedenle başka yabancı transferi, ancak Hajrovic ve Chedjou yerine daha kariyerli ve üst düzey isimler gelecek şekilde yapılabilir. Yerli de ise alınabilirse Olcan yabancı etkisi yapar takıma. Ligin tecrübelisi ve komple bir oyuncu. Bunun dışında direkt oynayacak aday da pek fazla yok lig piyasasında.bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-72714933963798874432014-03-11T10:50:00.000+02:002014-03-11T10:53:31.153+02:00Geceleri Nasıl Uyuyorsunuz? Annemin bana öğrettiği ilk şiirdir, Diyarbekir Kalesi'nden notlar ve Adiloş Bebe..<br />
<br />
**<br />
.. Bunlar,<br />
Engerekler ve çıyanlardır,<br />
Bunlar,<br />
Aşımıza, ekmeğimize<br />
Göz koyanlardır,<br />
Tanı bunları,<br />
Tanı da büyü...<br />
<br />
Bu, namustur<br />
Künyemize kazınmış,<br />
Bu da sabır,<br />
Ağulardan süzülmüş.<br />
Sarıl bunlara<br />
Sarıl da büyü..<br />
**<br />
<br />
Berkin büyüyemedi. Biri polise emir verdi, o ekmek almak için çıktığı evine geri dönemedi. Yere batasıca Topçu kışlası, AVM, meydan kavgası yüzünden, diğer 7 abisi gibi göçtü gitti.<br />
<br />
Berkin'in katili belli..<br />
Diğer 7 abisinin katilinin belli olduğu gibi..<br />
Başbakan'ın bundan sonraki en büyük duası, başbakan olarak ölmek olmalıdır. Zira isminin başındaki o 'ünvan' gittiği anda olacaklar hiç hoşuna gitmeyecek..<br />
Son olarak,<br />
<br />
Berkin'in katilleri..<br />
Hepinizin elinden, kaleminden, dilinden, gazından, kapsülünden, silahından kan akıyor!<br />
Siz geceleri nasıl rahat uyuyorsunuz?<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-HNmO9Yn4-bs/Ux7OGtB_sKI/AAAAAAAABeM/S3qtGaH59vE/s1600/berkin-elvan_554737.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-HNmO9Yn4-bs/Ux7OGtB_sKI/AAAAAAAABeM/S3qtGaH59vE/s1600/berkin-elvan_554737.jpg" height="320" width="320" /></a></div>
bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-40333001538351930422014-02-23T12:54:00.000+02:002014-02-23T12:54:32.829+02:00Ezber Bozan Kaya 22 Şubat 2014 akşamı Türk Telekom Arena'daki futboldan hiç kimse memnun kalmamıştır herhalde. Galatasaray'ın devre arasında Beşiktaş'a kiraladığı Dany'nin yaptığı bir hareket üzerine gelen gol haricinde futbol kalitesi anlamında seviyenin çok düşük olduğu bir derbi izledik. Ancak ikinci yarının başında yaşanan bir olay, Pazar sabahını benim adıma daha aydınlık başlattı..<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-gHF3KUEfgPI/UwnTDAoyHmI/AAAAAAAABd8/f29dkAy6UIE/s1600/semih.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-gHF3KUEfgPI/UwnTDAoyHmI/AAAAAAAABd8/f29dkAy6UIE/s1600/semih.jpg" height="181" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
Semih, hepimize güzel bir ders verdi.. Maç 1-0'ken, Beşiktaş ligin en iyi duran top kullanan takımlarından biriyken, rakip puan tablosunda Galatasaray'ın bir sıra üstündeyken, Galatasaray'ın liderle arasında 6 puan fark varken, Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finali maçı Çarşamba günüyken vs. dürüstçe çıkıp doğru olanı yaptı. Biz şikeye, küfre, polemiğe, resmi siteden yayınlanan saçma basın bültenlerine, kavgaya, dövüşe, ortamı geren futbol yöneticilerine, kabadayılara, magandalara, samimiyetsizliklere o kadar alışmıştık ki, Semih bizim ezberimizi bozdu.<br />
<br />
Kaya gibi kal kardeşim..bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-92059885299892273062014-02-04T09:53:00.000+02:002014-02-04T09:53:56.153+02:00Chelsea NotlarıŞampiyonlar Ligi'ndeki dev maça üç hafta kala Chelsea'yi yavaş yavaş masaya yatırmaya başlamalı artık. Aşağıda Manchester City maçının notları yer alıyor. City deplasman Chelsea için, Şampiyonlar Ligi'ndeki ikinci tur deplasman maçının bir provası olarak görülebilir, Chelsea burada da benzer futbol anlayışı ile sahaya çıkabilir.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-6ngewDx7txQ/UvCbrgXndLI/AAAAAAAABdo/wh6aDbnBfhU/s1600/city_chelsea.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-6ngewDx7txQ/UvCbrgXndLI/AAAAAAAABdo/wh6aDbnBfhU/s1600/city_chelsea.jpg" height="357" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Notlara geçersek:</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
1- Eden Hazard çok formda, Eboue savunmada formsuz, çok sıkıntılı bir eşleşme.<br />
2- Önde mükemmel pres yapıyorlar, Galatasaray en son yoğun ön alan presini iç sahadaki Konya maçında yediğinde çok bocalamıştı.<br />
3- David Luiz ve Matic rakibi çok bozan iki oyuncu, özellikle Luiz kendinden beklenenden çok daha iyi topla oynuyor.<br />
4- City orta göbeği Yaya Toure - Demichelis ikilisiyle tutmaya çalıştığında çok sıkıntı çekti. Matic - David Luiz sertliğine sağ kenarda oynayan Ramires ve ikilinin önünde Willian sürekli destek veriyor. Yaya Toure yalnız kaldı. G.Saray orta göbeği bu kadar boş bırakmayacaktır.<br />
5 - Ivanovic'in sağdan çıkışlarına dikkat. Azpilicueta onun kadar etkili değil.<br />
6- Savunma yaparlarken gol atmak gerçekten zor, ama Hazard'ı durdurabilirsek gol yememeyi başarabiliriz iç sahada.<br />
7- Cahill, Terry, Matic ve David Luiz aynı anda sahadeyken bizim de zayıf olduğumuz yan toplarda çok etkili bir takım haline geliyorlar.<br />
8- Man City bulabildiği ender pozisyonları kanat akınları sonucu elde etti. Ön liberolar savunmaya yaklaştıkça ortada muazzam alan kapatıyorlar, tek çare görece zayıf Azpilicueta ve Ivanovic'in üzerine gitmek. Bu bağlamda Eboue ve Telles'in bindirmeleri çok önemli olabilir.bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-35513153294852153882013-09-24T19:56:00.001+03:002013-09-24T19:58:31.812+03:00Fatih Terim'le Yolların Ayrılması Üzerine..Bilmiyorum bugüne kadar ne sıklıkta burayı takip ettiniz, ne kadar okudunuz. Genel olarak 'gazete' jargonunda yazmaya çalıştık, cahil cesaretiyle. Bu akşam, şahsen ben, bunu yapamayacağım..<br />
<br />
Fatih Terim'in takımdan gönderilmesinde emeği geçen herkesin Allah belasını versin..<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-zpa_AzmoIBs/UkHEpjeK-LI/AAAAAAAABck/E9ooktxn6Io/s1600/fatih-terim1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-zpa_AzmoIBs/UkHEpjeK-LI/AAAAAAAABck/E9ooktxn6Io/s1600/fatih-terim1.jpg" height="223" width="320" /></a></div>
<br />bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-70350173519074742562013-08-24T11:47:00.001+03:002013-08-24T11:47:47.978+03:00İnce Memed, Topal Ali ve Fatih Terim.. Yaşar Kemal'in ölümsüz eseri 'İnce Memed'in önemli karakterlerinden biridir Topal Ali. Kendisi iz sürme konusunda inanılmaz yeteneklidir ve biri kendisinden iz sürmesini isterse bunu bir meydan okuma olarak görüp hemen yollara düşer. Bir gün, doğru bulmasa bile, İnce Memed'in izini sürmek zorunda kalır, çünkü konu iz sürmek oldu mu, ne karakteri onu durdurabilir, ne doğruları ne de başka bir şey..<br />
<br />
Ülkemizde geçen haftanın en önemli spor olayı, Fatih Terim'in üçüncü kez Milli Takım'ın başına geçmesi oldu. Daha önemlisi, Terim bu görevi kabul ederken asli görevi olan Galatasaray teknik direktörlüğü görevini de bırakmadı.<br />
<br />
Terim'in ne kadar milliyetçi, ne kadar bu ülke insanına inanan biri olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak geçen yıl ceza aldığı maçların akabininde, TFF ile ilgili yaptığı sert açıklamalardan sonra, kendisini o kurumun başındaki kişinin yanında imza atarken görmek benim içimi acıttı..<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-hV8Ucgipb04/UhhyAI_E_KI/AAAAAAAABcI/j5D7B5Y-W00/s1600/FATIH+TERIM.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-hV8Ucgipb04/UhhyAI_E_KI/AAAAAAAABcI/j5D7B5Y-W00/s1600/FATIH+TERIM.jpg" /></a></div>
<br />
Terim, geçen yılki olaylı Ordu maçından sonra yaptığı açıklamalarda, kendisinin sadece adaletin olduğu yerde var olabileceğini, hakem seminerlerinde kendi için özel sunumlar yapıldığını açıkladıktan sonra TFF bünyesinde görev alması gerçekten benim açımdan çok üzücü. Kendisi milli görevden kaçmadığını cümle aleme göstermek istedi pek tabi, açıkçası aldığı görev de çok riskli değil. Hali hazırda kimsenin şampiyonaya gitme gibi bir beklentisi yok. Ancak olur da Terim bu konuda da başarılı olursa, kendi efsanesinin daha da pekişeceğinin farkında.<br />
<br />
Kariyer açısından elin gavurunun 'challenge' dediği 'meydan okuma'lara hiç doymayan biri Fatih Terim. Hep kazanmak isteyen, kazanılma ihtimali olan her şeyi süpürmek isteyen bir spor adamı. Topal Ali'nin iz sürme konusundaki zafiyetinin bir benzeri de Fatih Terim'de var. Mevzu 'meydan okuma' olduğunda, şartlar çok inandığı gibi olmasa da, o 'challenge'ı kabul etmeden duramıyor imparator.<br />
<br />
Umarım bu hamle, Terim'in Galatasaray'da en ufak bir hatasını gözleyen dahili ve harici düşmanlarına herhangi bir malzeme vermez..bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-47623162433312168612013-06-14T12:53:00.007+03:002013-06-14T13:14:02.654+03:00Hayallerdeki Ülke: Taksim Gezi Parkı1 Mayıs 2013.. Hükümet ve yerel yönetim 1 Mayıs kutlamaları için Taksim'i kapatmış, bölgeye girmek isteyenlere polisin inanılmaz şiddetli bir müdahalesi var. İşe gitmek için evden çıkmamla geri girmem bir oldu. Taksim'e yürüme mesafesiyle 15 dakika uzaklıkta olmama rağmen inanılmaz bir gaz kokusu vardı dışarıda. Daha bir hafta önce aynı gazı Gaziantep'de farklı sebeplerden daha ciddi şekilde yemiştim, tadını ve şiddetini bildiğimden geri döndüm. Sonra kanser hastası olan kedime, Mojo'ya mama vermek için balkona çıktım. Girdiğimde gördüğüm manzara karşısında donakaldım. Mojo'nun gözleri görmüyor, ön patileri tutmuyordu. Hastalıktan dolayı bunu bekliyorduk, ama böyle 'pat' diye karşımda görmek beni etkilemişti. Hemen Mojo'yu kutusuna koyup veterinere götürmek istedim. Sonra dışarı baktım, savaş alanı gibiydi. Veteriner zaten kapalıydı olaylardan dolayı. Çaresiz oturdum Mojo'nun yanına. İnliyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum. Çünkü dışarıda polis terörü vardı. Çünkü dışarıda gaz vardı, cop vardı, şiddet vardı. Mojo'ya tabi ki üzülüyordum ama aynı durumu Mojo ile değil de bir yakınımla yaşadığımı düşündüm bir an. Lanet ettim her şeye..<br />
<br />
**<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-xpG3ELX26Yk/Ubrn2fzqRjI/AAAAAAAABbw/hN1JpB6d7Qc/s1600/k%C4%B1rm%C4%B1z%C4%B1l%C4%B1k%C4%B1z.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" cya="true" src="http://4.bp.blogspot.com/-xpG3ELX26Yk/Ubrn2fzqRjI/AAAAAAAABbw/hN1JpB6d7Qc/s1600/k%C4%B1rm%C4%B1z%C4%B1l%C4%B1k%C4%B1z.jpg" height="237" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Emek Sineması gösterileri, Antep deplasmanı, 1 Mayıs ve en son Gezi Parkı.. O kadar üst üste geldi ki.. Ben sadece ben öfkeleniyorum zannediyordum. 31 Mayıs günü bu hislerle Gezi'ye gitmiştim, bir gece öncesinde de saat gece 12'ye kadar oradaydım. Harika bir topluluk vardı orada. Şarkılar söyleniyor, kitaplar okunuyordu. Belki de saatte sadece 2-3 kez hükümet ve başbakan aleyhine slogan atılıyordu. Fakat sabaha karşı gelen 'şafak baskını' ile canıma tak etmişti. Dediğim gibi, bir benim canıma tak etti zannetmiştim, halbuki çoğu insan benimle aynı şeyi hissediyorumuş.</div>
<br />
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
31 Mayıs'dan bugüne çok şey yaşandı. Bir kez Park'dan gazla çıkartılıp bir gün içinde geri döndük. O arada yaşananları bu yazımda anlatmayacağım. Çünkü hala çok öfkeliyim ve kötü şeyler yazmak istemiyorum. Yazmak istediklerim bana umut veren şeyler..</div>
<br />
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
An itibariyle Gezi Parkı hayallerimdeki ülke. Başkanı yok, bakanı yok, herkes birbirine saygılı.. Müzik bedava, su bedava, dans bedava, yemek bedava.. Çöpleri toplayanlar, birbirlerine pansuman yapanlar, bostan kuranlar, ağaç dikenler.. Dediğim gibi, rüyalarımın ülkesi Gezi Parkı, her şeyiyle..</div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Gezi Parkı bizi daha iyi insanlar yaptı, bu kesin. Artık daha çok insana yol veriyorum mesela, daha çok gülümsüyorum, insanların çöpünü sorgusuz sualsiz topluyorum. Gazdan boğulmak üzere olan kıza maske veriyorum, elini tutup arbadeden çıkıyorum, biri beni doğru sokağa yönlendiriyor, her allahın günü ağzına kadar dolu bir çantayla insanlara yardım ediyorum. Gezi beni ehlileştiriyor, olgunlaştırıyor, büyütüyor, iyileştiriyor, iyi biri yapıyor.. Tam da bu yüzden her gün gitmek istiyorum oraya, tribündeki 'aidiyet' duygusunun üç adım önünü hissediyorum orada..</div>
<br />
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
*** <br />
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-R7Yd1UJFxI4/Ubrn8xBWgsI/AAAAAAAABb4/GJiCCjFrgnU/s1600/gezi30mayis2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" cya="true" src="http://1.bp.blogspot.com/-R7Yd1UJFxI4/Ubrn8xBWgsI/AAAAAAAABb4/GJiCCjFrgnU/s1600/gezi30mayis2.jpg" height="224" width="320" /></a></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Mojo'yu 2 Mayıs günü uyutmak zorunda kaldık. Evet hastaydı ama 1 Mayıs günü başımızdakiler 1 Mayıs olaylarını, o krizi daha iyi yönetebilselerdi, ortalığı savaş alanına çevirmeselerdi belki doğru zamanda Mojo'ya müdahale edilecekti ve Mojo o gün ölmeyecek, biraz daha yaşayacaktı. Sadece kediniz değil, kardeşinize, annenize, babanıza, sevgilinize, eşinize doğru zamanda doğru müdahale edilebilsin diye, 3 aptal idarecinin inadı yüzünden yaşama hakkımız elimizden alınmasın diye, bizi yok saymasınlar diye, sesini çıkartabil diye, polisini hizaya dizip rencide edemesinler diye, avukatları Adliye'nin içinde darp edemesinler diye, içtiğin için seni alkolik ilan etmesinler diye, sokağa çıktın diye seni bindirilmiş kıtalar ilan etmesinler diye, bu ülke daha yaşanır bir yer olsun diye Gezi Hareketi'ni bir yerinden destekleyin! Rüyalardaki ülkeyi, belki de son günlerinde görmeden ölme, bir daha görme şansın olmayabilir çünkü..</div>
bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-28284473418872904112013-06-10T23:56:00.000+03:002013-06-11T00:12:28.483+03:00Bir Tribün Hikayesi: UltrAslan<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Yazının başında, tüm lise hayatının hayran hayran tvden Galatasaray tribünlerini izlemiş/dinlemiş biri olduğumu, ultraslanın en büyük destekçilerinden biri olarak üniversitede salt İstanbul'u tercih ettiğimi belirtmeliyim. Denizli'de, İzmir'de aralarında bulunmuş, onlarla birlikte bağırmıştım. İstanbul'a gelmeyi, en çok bir ultraslan olabilmek için bekliyordum, hatta gelir gelmez ultraslan polarımı aldım, hala durur evimde.</div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Ultraslan'ı en iyi nereden okuyabiliriz? Sanırım en başa gidebiliriz. Her devrin adamı olduklarının ilk kıvılcımları, o gün kapalıda çakacak, o gün orada olanlar tarafından sonraları anlatılacaktı. Fatih Akyel, Galatasaray'ın altyapısından çıkmış, UEFA Kupası'nı alan kadronun bir ferdi olmuş, taraftarın sevdiği güvendiği bir oyuncuyken hayallerini gerçekleştirmek üzere İspanya'nın Mallorca takımına transfer olmuştu. Fakat işler gurbette iyi gitmemiş, Fatih ülkeye geri dönme kararı almıştı. Camianın evladının adresi belliydi bizlere göre ama o, herkesi şoke etmiş, karşı kıyıyı, Fenerbahçe'yi seçmişti. Üstelik Fatih'in aileden Galatasaraylı olduğu, kardeşinin Galatasaray tribünlerinin tanınan, sevilen simalarından biri olduğu biliniyordu. Gitmeden önceki Kadıköy deplasmanlarından birinin sonrasında "Bir dahaki maçta helikopter tutup bok döktüreceğim bu ..........larının üstüne" dediği bilinirken, Fenerbahçe'ye gitmişti. Üstelik Mehmet Topal gibi efendi efendi topuna bakmamış, döndükten sonraki ilk derbide, sahada Galatasaray Ali Aydın tarafından doğranırken Fatih eski kaptanı Bülent Korkmaz'a sahada saldırmış, Fener taraftarının gözüne böyle bir şovla girmek istemişti. Bu şiddette bir ezeli rekabette bunları yapan oyuncuya elbette eski takımının tüm kapıları kapanır. Fakat enteresan gelişmeler oldu o dönem. Yönetici Ergun Gürsoy Fatih'i almak istediklerini açıklayınca, derdi Galatasaraylılıktan başka birşey olmayanlar tribünlerde buna tepki gösterdi. Ultraslan da bu tepki gösteren gruba. Tek farkı, ultraslanın tribündeki saldırısının temelinde salt Fatih sevgisinin yatmamasıydı. Benim gözümde,"Yönetimin adamı" yaftası, sonraları hiç silinmeyecek şekilde yapıştı üstlerine bu olaydan sonra. </div>
<br />
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Bunlar dinlediğimiz hikayelerdi. Sonra yaşadıklarımız, gözlerimizle gördüklerimiz geldi. Her platformda, yönetime tepki olarak Kayseri'ye otobüs kaldırdığını duyurup, Kayseri'de otobüs parasını yönetici Ali Gürsoy'dan isteyip (2005-06 Erciyes deplasmanı), yönetim aleyhinde kimseyi konuşturmadıklarında belki de bitirmeliydim aralarında olma isteğimi. Ya da anlata anlata bitiremedikleri o deplasman otobüslerinde beni uyuyor sanıp boynumaki atkıyı çalmaya kalkan ultrayla karşılaştığımda, münferit deyip geçmemeliydim, yanılmışım.</div>
<br />
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Sezonun en kritik derbisinde, Sami Yen'de Fener'i yensek şampiyonluğa yürüyeceğimiz bir ortamda, 60.dakikada yeni duruma düştüğümüzde (Selçuk Şahin'in Leo Franco'ya attığı gol) staddan çıt çıkmadı son yarım saat. Sebebi ne miydi? İnlemesi, yıkılması, takımının arkasında olması gereken o stadda o gün birçok ilk kez gelen taraftar birbirine "aa bak Arda, bak Servet" diye oyuncuları gösteriyordu. Evet ultraslan yönetimden aldığı onca bileti, onca kombineyi Sami Yen önünde karaborsa, fahiş fiyata satmıştı. Gözlerimle kaç tanesine şahit oldum, kaç tanesi gelip bilet teklif etti o gün maçtan önce bize.</div>
</div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Her yerde "biz olmasak deplasmana gidemezsiniz, biz olmasak Kadıköy'e giremezsiniz" diyen bu grup, Maltepe, Ortaköy, Cevahir, Libadiye Migros, Beyoğlu, Capitol gibi Biletix gişelerinde, (evet hepsini tek tek denedim) defalarca kez geceden sabaha kadar sıra bekleyenleri tehdit ederek en öne geçip, polisin de yardımıyla istediği kadar bileti gözlerimizin önünde almıştır. Kim bilir belki onlar var diye gidemiyoruzdur aslında? Sıranın en önüne "mahalleden" getirdikleri ellerinde onar onbeşer farklı kimlik fotokopisi bulunan (her kimliğe 2 bilet satılıyordu) adamları en öne geçirip, dakikalarca kimseyi sıraya sokmayıp, ardından bilet biter bitmez daha orada taze aldıklarını 3 katı fiyatla bize satmaya kalktıkları, dün gibi gözümün önünde hala.</div>
</div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
"Armanın Peşindeyiz" dediler her fırsatta, Galatasaray taraftarı oyuncusunu yuhlamaz, medenice koyar ortaya tepkisini dediler yıllarca...</div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Petre'ye siktirol git diye dakikalarca bağırdılar.</div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Arda Turan meselesi. 2 ay içinde önce yeni Metin Oktay'dı, sonra sinemada alem yapmakla suçlandı. Tribüne getirdikleri 14-15 yaşındaki çocuklara, şampiyonluk olamadan geçen 1973 - 1987 arasını kastederek, biz yeri geldi 14 sene bekledik, diye bağırtıp, Arda'yı ruhsuzlukla suçladılar, tribünden izlemek zorunda kaldık. </div>
</div>
Konya'da, havaalanında reiscikleri takımın oyuncusu Necati Ateş'i tokatlamaya kalktı, sinirden delirdik.<br />
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
Atatürk Havaalanında bir Ankara deplasmanı dönüşü Hasan Şaş'ın kafasına cep telefonu attılar, kahrolarak izledik.<br />
<br />
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Peki bunca zaman biz neden izledik sadece? "Tam bağımsız taraftar oluşumu" ultraslan, sadece kendi bağımsızlığını önemsediği için olabilir mi? Galatasaray tribünlerini bilmeyenler için söylüyorum, o dışardan gıpta ile izlediğiniz Arena içersinde tam bir Türkiye yer alır. Çoğunluk bir gruptur (ultraslan), yüzde 50 bile değildir ama geri kalanlar örgüt olmadığı için yaşamalarına müsade edilmez. Mesela, Arena'da üstünde ultraslan arması olmayan, adı yazmayan bir pankart asamassınız! Dünyanın neresinde vardır bu kural? Emek emek hazırlasanız da sesinizi onların boyunduruğu altına girip onayını almadan duyuramazsınız. Bunu Galatasaray Sözlükteki arkadaşlara sorun, hani şu emek emek hazırlanan, Milan Baros'un sakatlıktan dönüşündeki "Return of the King" pankartı. <br />
<br />
http://gss.gs/335294</div>
</div>
<a href="http://gss.gs/335707">http://gss.gs/335707</a><br />
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Gelelim Seyrantepe meselesine. Galatasaray aşkı ve Galatasaraylılık ile sürekli atıp tutan grubumuz, rahmetli başkanlarına, hem de kendi stadlarında galiz sözcüklerle hakaret etmekten çekinmeyen TOKİ başkanına tepki gösteren Galatasaraylıları susturmaya kalkmışlardır. Başbakana medenice tepkisini koyan tribünlere müdahale etmeye kalkmışlardır. Ha Özhan Canaydın vefat ettiğinde de tribünde ona olan sevgi saygılarını göstermek için dev bir pankart da açmışlardı. Tutarlılık ve omurga, ultraslan sözlüğünde yer almayan sözcüklerdir, doğruları tektir.</div>
</div>
</div>
<br />
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Geçtim bunları, başka tribünden başlatılan tezahurata bile katılmadıklarına, Arena sakinleri defalarca kez şahit olmuştur. Tam bir hükümet kafasıdır onlardaki. Çıkar gelen yere ihanet etmezler. Söylemleri ile eylemleri asla birbirini tutmaz. Kendinden olmayanların Galatasaray'a faydasına bile saygı duymazlar. Onlar için tek doğru, kendilerininkidir.</div>
</div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
Bunlar benim aklıma gelenler. Hayatını Galatasaray'a adamış binlerce taraftar bu grubun iç yüzünü biliyor. Galatasaray baharının yaşanacağı günü bekliyor. Galatasaray tribünün çok acil alternatif bir oluşuma, hatta birden fazla oluşuma ihtiyacı vardır.<br />
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Tüm bunların ışığında, geliyoruz son 10 güne. Tarih 31 Mayıs 2013, Taksim direnişi başlamış, insanlar meydana akın etmekte. Ultraslan da diğer tribün grupları gibi sessiz kalamamış ve twitter'dan da, desteğini veriyor: "Gezi Parkı Dayan Orada #ultrAslan!" https://twitter.com/ultrAslancom/status/340569005423202305</div>
<br />
<br />
Dedik ya, direnişin tam ortasında konumlanmış bazı sözcükler bu grubun sözlüğüne uğramamıştır diye, ardından 1 Haziranda önce azalsa da süren bir destek, sonra Banvit maçları, ardından da ultraslanın olaylara herhangi bir şekilde müdahil olmayacağı açıklaması. O zaman baştan neden umut verildi Gezi Parkı'na? Ne değişti aradan geçen zamanda? Kimler, ultraslan'a ne görüş bildirdi bu geçen sürede?<br />
<br />
<div class="separator" style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Sadece yeşili koruyacağız demişler en başta, onu bile yapmadılar. Yumdular gözlerini. Beyoğlu Galatasaray'ındı, en azından biz öyle bilirdik.</div>
<div class="separator" style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-UiS9_Uf5q0k/UbY9Tj8GRiI/AAAAAAAABbE/bcTJhDyuCuY/s1600/30sk8ef.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; cssfloat: left; float: left; height: 266px; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; width: 585px;"><img border="0" cya="true" height="212" src="http://3.bp.blogspot.com/-UiS9_Uf5q0k/UbY9Tj8GRiI/AAAAAAAABbE/bcTJhDyuCuY/s320/30sk8ef.jpg" width="320" /></a></div>
bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-2299542563912362222013-05-09T13:51:00.002+03:002013-05-09T13:51:35.837+03:00Alkış Goygoyu 12 Mayıs'da oynanacak Fenerbahçe - Galatasaray maçı'nın kağıt üzerinde bir önemi kalmayınca yüce Türk Basını olarak gündeme getirdiğimiz yeni bir mevzumuz oldu, acaba Fenerbahçeliler, Galatasaraylı futbolcuları alkışlayacaklar mı? <br />
<br />
Birkaç soru-cevap üzerinden biz de konuya müdahil olalım;<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-2y8FqC2m3QE/UYt_fPVjWZI/AAAAAAAABak/cH2-_iMRYo0/s1600/uk.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-2y8FqC2m3QE/UYt_fPVjWZI/AAAAAAAABak/cH2-_iMRYo0/s1600/uk.jpg" height="179" mwa="true" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
- Diyelim ki Galatasaray bu hafta Kadıköy deplasmanı yerine Akhisar deplasmanına gidiyor, Akhisar taraftarlarından ve futbolcularından Galatasaraylıları alkışlaması beklenir miydi? Yada Akhisarlıların alkışlamaması toplum tarafından garip karşılanır mıydı? Bu durum neden Fenerbahçelilerden bekleniyor ki? Bir Anadolu takımının bile şampiyonu alkışlaması beklenmezken neden ezeli rakipten alkış beklenir, anlamış değilim..</div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
- Bu alkış olayı üzerinden spordaki olgunluğumuzun seviyesinden şikayet eder durumdayız şu aralar. Daha rakip takımın stadına taraftar gönderemeyen takımlarımız varken, biz hangi alkıştan bahsediyoruz acaba? Deplasman yollarında biber gazıyla terbiye (!) edilen bir ecdadın çocuklarıyız ve sportmenliğimizden dem vuruyoruz, gömün beni bu ironinin dibine!</div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
- Bir kereliğine İngiltere'de olmuş bir olay üzerinden neden bu noktaya bu kadar takıldık, onu anlamış değilim. Bizim coğrafyamıza, kültürümüze yakın ülkelerin hangisinde bu tarz olaylar görülmüş, ben çok merak ediyorum. İtalya, İspanya, Portekiz, Yunanistan gibi ülkelerin hangisinde bu alkış olayı görülmüş? Figo'ya atılan domuz kafasını, sahaya inen AEK taraftarlarını, Luz Stadı'nda ateşe verilen pankartları, meşale isabet eden kaleci Dida'yı ben çok net hatırlıyorum. Bu yazdıklarım üzerine bu olayları desteklediğim anlaşılmasın lütfen, anlatmaya çalıştığım, bize benzer ülkelerde de bu tarz emsallere rastlayamazsınız. Günümüz futbol coğrafyası ne yazık ki bu tarz hareketleri kaldıracak olgunlukta değil.</div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Tüm bu noktalar, bu alkış beklentisinin aslında ne kadar saçma bir beklenti olduğunu çok net gösteriyor. Bizim tek beklentimiz güzel futbol olmalı, gerisini hep beraber bekleyip göreceğiz..</div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-YrHsYv6wHzE/UYt_frRdCYI/AAAAAAAABao/Il18bTiONm8/s1600/tr.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-YrHsYv6wHzE/UYt_frRdCYI/AAAAAAAABao/Il18bTiONm8/s1600/tr.jpg" mwa="true" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Saygı Notu: Bu olgunlukta biri vardı aramızda, başkanlığını yaptığı takımın sahada ezeli rakibinden yediği 6. golü alkışladı, başta Galatasaray taraftarları olmak üzere herkes kendisini deliler gibi eleştirdi.. Ruhu şad olsun..</div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-355064282528395032013-05-06T12:22:00.003+03:002013-05-06T12:22:55.339+03:00Rüya Gibi 2012-2013 sezonu Galatasaray için adeta rüya gibi geçti. 30 hafta zirvede kalıp 2 hafta kala şampiyonluğu ilan etmek, Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynamak ve çeyrek finalde Real Madrid'i 3-2 yenmek bir sezon içersinde yaşanabilecek 'fazla' güzel şeylerdi..<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-c8EpZo8LnKg/UYd2TjOGPnI/AAAAAAAABaU/1r23cqAIBls/s1600/GS.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-c8EpZo8LnKg/UYd2TjOGPnI/AAAAAAAABaU/1r23cqAIBls/s1600/GS.jpg" height="180" mwa="true" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Sezon özetini şu zafer sarhoşluğunu atlattıktan sonra yaparız. Ancak unutulmaması gereken şey şu; önümüzdeki hafta prestij için de olsa bir derbi oynanacak. Yıllardır Saraçoğlu'nda galibiyete hasret bir takım var, hem de şampiyon apoleti ile karşı yakaya gidiyor bu takım. Amerikan filmlerinde dillere pelesenk olmuş bir replik vardır. Polis eskisi abilerimizi son bir operasyona ikna etmek için kullanılır bu düstur genelde: 'Son bir iş, sonra çiçekler içinde bir ev dostum!' </div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Eminim ki Terim de hafta boyunca öğrencilerine bunu anlatacak: son bir iş, sonra huzurlu bir tatil..</div>
<br />
19. şampiyonluğumuz herkese hayırlı olsun!bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-69265691992863951412013-04-30T14:23:00.000+03:002013-04-30T14:23:43.191+03:00Bir Türk Saldırı Silahı Olarak Biber Gazı28 Nisan 2013 sabahı bandierasblog yazarları artı bir olarak sabahın çok erken saatlerinde yola çıktık. Önce Adana'ya uçakla gidip oradan da araçla Antep'e geçtik. Maç önünde ufak da (!) olsa bir badere atlatmış olsak da bu olay haricinde her şey yolunda gidiyordu, ta ki 17:00 sularında stat girişine doğru yönelene kadar..<br />
<br />
Kamil Ocak Stadı'nın misafir takım taraftarı için ayırdığı bölümün 2 girişi var. 1. girişteki sıra ilk bakışta normal göründüğü için önce o sıraya geçtik. Daha sonradan biletlerimizin 2. girişten olduğunu farkedince normal prosedüre uyup 2. girişe doğru geçtik. Bu giriş tam olarak ana baba günü gibiydi, hiç kimse herhangi bir sırada beklemiyor, herkes kapıya doğru yönelmiş bekliyordu. Kapılarda ise enteresan bir bekleyiş vardı, hiçkimse içeri alınmıyordu.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-ZiGPGWD3ONM/UX-oUEC6_oI/AAAAAAAABZ4/0O8h-otB6Nw/s1600/antep.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-ZiGPGWD3ONM/UX-oUEC6_oI/AAAAAAAABZ4/0O8h-otB6Nw/s1600/antep.jpg" height="217" lua="true" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Bir saat bekleyişten sonra birden turnikelerin bozulduğu ve kapıların kapatıldığı haberi geldi bize. Bu geçen bir saat içerisinde doğal olarak bir adım dahi öne gidememiştik; kapıdan herhangi bir taraftar kabulü yoktu çünkü. Bir süre sonra kalabalığın da artmasıyla izdiham arttı ve polisin ilk biber gazlı müdahalesi geldi. İşin en korkunç tarafı, polis biber gazını insanların gözünün içine içine sıkıyordu. Biber gazı sıkılması dahi rezalet bir durumken bir de insanları kasten yaralamak için kullanıyordu adi silahını polis. </div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
O noktadan sonra yaklaşık bir buçuk saat boyunca izlemek için parasını verdiği maça girmek için çabalayan insanların biber gazı ve tazyikli kanalizasyon suyu ile imtahanı sürdü. Günler öncesinden resmi yollarla parasını vererek biletini satın aldığımız maça girmek için sadece sırada beklediğim için dört posta biber gazı ve tazyikli kanalizasyon suyu yemiştik kısacası..</div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Olayın asıl sebebi ise basında tamamiyle yanlış - yanlı şekilde resmediliyor. Birçok gazetede sadece tribündeki olaylar aktarılırken asıl olaylar dışarıda yaşandı. Tribünde biber gazından etkilenen insanların etkilendiği gaz, stat dışında insanların üzerine sıkılan biber gazıydı. O biber dışarıdakilerin genizine, burnuna falan girdi öncelikle, daha sonraki tahribatı zaten LigTV yayınladı. O görüntülerden bile ilk tahribatın boyutunun ne denli büyük olduğunu anlayabilirsiniz. </div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-c6C_2yhDfZo/UX-oVmFuhaI/AAAAAAAABaA/XE8T92jHrOA/s1600/antep2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-c6C_2yhDfZo/UX-oVmFuhaI/AAAAAAAABaA/XE8T92jHrOA/s1600/antep2.jpg" height="180" lua="true" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Asıl iğrenç nokta ise bu olayların net bir şekilde Gaziantep Spor Kulübü tarafından planlanmış olduğuydu. Biletleriyle dışarıda en az 2000 kişi kaldı, bu da gösteriyor ki (ayrıca bu bilgi Antep'teki nüfuzlu birçok kişi tarafından dillendirilmiştir.) 5600 kişi kapasiteli Galatasaray tribününe en az on bin bilet basılmış. Beş bin altı yüz kişilik kapasite dolunca da kapılar kapatılmış. Gerisi tamamen hikaye, uydurma..</div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Komedinin son perdesi de bugün Gaziantepspor'dan yapılan açıklama oldu. Gaziantepspor, maça giremeyenlerin Celal Doğan Tesisleri'ne biletleriyle gelip bilet ücretini geri alabileceğini duyurdu. Düşünün ki o biletlerin neredeyse tamamı çevre illerden yada İstanbul'dan gelen taraftarlar tarafından alınmış ve siz bu biletlerin iadesini Gaziantep'den yapıyorsunuz. Asıl soru ise, biz biletimizi internet üzerinden biletixten almışken iadeyi neden bir biletix gişesinden yapamıyoruz ? Niyet belli, plan belli.. </div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Gaziantepspor'u muhteşem şark planlarından dolayı kutluyorum. Gaziantep Polisini de bir Türk saldırı silahı olan biber gazını en etkili biçimde üzerimizde kullandığı için tebrik ediyor, gözlerinden öpüyorum..</div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-83881770386644508412013-04-20T12:12:00.000+03:002013-04-20T12:13:03.023+03:00Galatasaray - Elazığspor Notları1- Hafta içi oynamak gerçekten zor, hele de Arena gibi saçma konumlu bir stadda. Maça gelen bir çok taraftar Burak Yılmaz'ın golünü ancak evlerine döndüklerinde izleyebildi. İstanbul, iş çıkışı, trafik... Şehrin göbeğinde, binlerce ulaşım yoluyla gidilebilen rahat stadları doldurmak marifet değil bu şehirde.<br />
<br />
<br />
2- Aslında bu notları tek kelimeyle bitirebilirdim: <strong>Drogba</strong>.<br />
<br />
3- <strong>Drogba</strong> sanki istese tüm pozisyonlarda rahatça golü bulacakmış gibi de haksızlık olmasın, rakibin hevesi kaçmasın diye atmıyormuş gibi.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-RZo83u6wtk4/UXJbxgal-sI/AAAAAAAABZk/P5UwsWrUQ5w/s1600/gs-ela.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" dua="true" height="213" src="http://4.bp.blogspot.com/-RZo83u6wtk4/UXJbxgal-sI/AAAAAAAABZk/P5UwsWrUQ5w/s320/gs-ela.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
4- Hakan Balta'nın şansını defalarca zorlayarak Riera'dan sol bek yaratması gibi, Dany de <strong>Gökhan Zan</strong>'ı ilk onbire monte etmek için uğraşıyor. Takımdaşlık duygusu yüksek olmalı.<br />
<br />
5- Gecenin adamlarından biri de <strong>Yekta</strong>. Son derece karakterli bir oyuncu. Bu sezon nasıl Gökhan Zan ve Sabri, sürekli yedek kalmalarına rağmen şans bulduklarında takır takır oynadılarsa, dün de Yekta öyle oynadı. Çok akıllıydı ve basit futbolun güzelliğini izletti.<br />
<br />
6- Yönetim çıksa kombine alan taraftara "arkadaşlar o kombineler Sneijdersiz, Drogbasız takımaydı, 50 - 100 ne varsa çıkın" dese, şu Drogba'yı izleyen herkes düşünmeden verir.<br />
<br />
7- Takım yıldızlarla dolup <strong>Hamit</strong>'in üzerindeki baskı azalınca, o da rahatladı, onu seven bizler de. Maçın ikinci yarısında tek başına şov yaptı adeta.<br />
<br />
8- Sekizinci maddeyi maestroya ayırdım, özel olarak. Bu sezon da en çok "formanın arkasına ismi yazdırılacak oyuncu" <strong>Selçuk İnan</strong>.<br />
<br />
9- <strong>Sabri Sarıoğlu</strong> öyle yürekten oynuyor, öyle can siperane ki, sırf maç başı alsın diye oyuna girmesini istedik, sanki bizim cebimize giriyor. Helal olsun kaptana.<br />
<br />
10 - Elazığspor kadro kalitesi olarak ligin en düşüklerinden, farkları hocalarının iyi olması. <strong>Yılmaz Vural</strong> kimlik getirdi takıma.<br />
<br />
11- <strong>Köksal Yedek</strong> muazzam bir oyuncu, farkını koydu ortaya. Ligde başaltı takımların hepsinde gözü kapalı oynar.Ayrıca fiziği çok kötü olsa da <strong>Serdar Gürler</strong>'i de çok beğendim. İlk kez canlı izleyebildik bu oyuncuları. Sakat olmasaydı da <strong>Adem Alkaşi</strong>'yi de izleyebilseydik.<br />
<br />
12- <strong>Bilica</strong> artık yavaş yavaş Rio'ya uçak bileti bakmaya başlasın. Rıdvancığımın tabiriyle, onu gibi 50 tane adamı birinci ligde bulurum. Bi 20 tane de ikinci ligden çıkar zorlasan. Bireysel hataları maçı yarım saatte bitirdi. Yabancı kontenjanının iyice önem kazandığı şu ligde tutunması bence çok çok zor artık.<br />
<br />
13- <strong>Ümit Davala</strong> 75.dakikada Yekta - Aydın değişikliğiyle 4-3-3'e döndü. Sormak istiyorum kendisine, ne gerek vardı? Burak'ı sola hapsetti. O dakikalarda niye sistem değiştirir ki takır takır oynayan takım? Yerleşim esnasında bir gol yesek, panik dakikaları başlayacak. Ümit Hoca'nın bu sezon bulduğu fırsatları iyi değerlendiremediğini düşünüyorum.<br />
<br />
14- Aslında başlı başına ayrı bir yazının konusu da Melo. <strong>Felipe Melo</strong> ikinci yarı kendini buldu. O Beşiktaş maçındaki tükürük vakası nedeniyle dört maç cezayı almasa çok daha erken gösterecekti bunu. O mevkide o tarz bir oyuncu, dünyada bir elin parmaklarını geçmez. Hem çok iyi bir kesici olacaksın, hem savaşacaksın, hem lider ruhlu olacaksınız, hem de muazzam bir tekniğiniz ve hücum gücünüz olacak. Bu saydıklarımın yarınısı yapan <strong>Diarralara</strong> milyon eurolar dökülüyor dünya futbolunda. Eksisi, herkesin aklında olan ama dile getirmekten çekindiği o soru, "ya bonservisini aldığımızda yine yatmaya başlarsa?" İş o nedenle, sezon öncesi kampının ilk gününe kadar mutlak suretle bitmeli bu transfer, ya da ön liberoya her gelenin Melo'yla kıyaslanmaya başlayacağı yıllara hazırlanmaya başlayalım.<br />
<br />
15- Drogbayla başladık, Drogbayla bitirelim. Resital sundu adeta, çok formda. Kadıköy'de büyük işler yapacak. O maçı bu denli rahat bekliyorsak, sayende büyük reis.bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-64444628770780257502013-04-20T10:38:00.001+03:002013-04-20T10:38:57.392+03:00Tanrı Adam Feyze Hepçilingirler'in harika kitabı 'Tanrıkadın', Ayşe isminde bir kadının verdiği mücadeleyi anlatır. Romanın bir yerinde şu ifade geçer, '..ama kadının tanrısallığından hiç kuşku duymamıştır toprak. Yalnız toprak değil, denizler de gökler de inanmıştır kadına ve tanrısallığına.."<br />
<br />
**<br />
<br />
Geç bulup tez yitirmek istemediğimiz Didier Drogba için de sahada aynı şeyleri hisseden, farklı seviyerlerden birçok futbolcu gördü bu gözler, çok kısa bir süre içerisinde. Rakip kim olursa olsun, Real Madrid, Sanica Boru Elazığspor, Schalke 04, Mersin İdmanyurdu vs. saha içindeki herkes o an bir futbol tanrısına karşı futbol oynadığının farkında, o tanrının adı da Didier Drogba..<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-tcV4w2pbTcY/UXJFI8K07OI/AAAAAAAABZM/8D8Cp_3daiM/s1600/drogbagod.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-tcV4w2pbTcY/UXJFI8K07OI/AAAAAAAABZM/8D8Cp_3daiM/s1600/drogbagod.jpg" dua="true" height="199" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
35 yaşına rağmen gösterdiği performans, oyunu ve kendi takımını bir teknik direktör gibi yönlendirmesi, hem rakiplere hem kendi takım arkadaşlarına saygısı ile bu tanrısal role bürünüyor Fildişi'li yıldız, sakatlanan Barral'ı hastanede ziyaret etmesi, yanında yere düşen rakiplerinin tamamına ilk eli uzatan oyuncu olması, gol kaçıran takım arkadaşını teselli eden ilk oyuncu olması vs. Bunların tamamı neredeyse o muhteşem performansından daha önemli o tanrısal rol için. </div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Ancak 35 yaşındaki mavi filin performansından da bahsetmenin gerekli olduğunu düşünüyorum ben. Hani A takımın as forvetini bir antreman için dinlendirmeyi düşünerek alt yapı antremanına gönderirsin ya, maçın bazı bölümlerinde Drogba izleyenlere tam olarak o hissi veriyor. Kalecinin degajını göğsünde yumuşatıp arkadaşına servis eden 35 yaşındaki bir adamdan bahsediyoruz şu anda..</div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Galatasaray'a transfer sürecinde -ben dahil- birçoklarımızın kafasında soru işareti vardı. Stoper ve sol bekte ciddi bir eksiklik gözükürken, forvet hattında Burak, Umut, Elmander varken ve hatta forvet arkasına Sneijder transferi yapılmışken gerçekten Drogba elzem bir ihtiyaç mıdır diye düşünmekten kendimi alamamıştım. Dün Elazığ maçını izlerken yanımdaki arkadaşlarımla şunu konuştuk, şu an sahada Drogba yerine dünyanın en iyi sol beki olsa (o ismi siz koyun, mesela ben 25 yaşındaki Roberto Carlos gelsin demiştim.) biz onu mu tercih ederdik yoksa Drogba'yı mı ? Sanırım sorunun cevabını hepimiz biliyoruz..</div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Dün geceden başka bir sorum da şu. Önümüzdeki yıl bu zamanları düşünün, Drogba 36 olmuş ancak performansında ciddi bir düşüş yok. Kendisiyle tekrar sözleşme imzalar mısınız ? İmzalarsanız kaç yıllık imzalarsınız ? </div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-w5z-1OQoBkI/UXJFL418LsI/AAAAAAAABZU/_dLUjfFbn7U/s1600/drogbagodd.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-w5z-1OQoBkI/UXJFL418LsI/AAAAAAAABZU/_dLUjfFbn7U/s1600/drogbagodd.jpg" dua="true" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Hepçilingirler 'Toprak, denizler ve gökler kadının tanrısallığına inanmıştır' demişti harika romanında. Biz de Didier Drogba'yı her izlediğimizde onun tanrısallığına biraz daha inanıyoruz, aynı sahadakilerin de inandığı gibi..</div>
<br />
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7546287907943113804.post-23439064396645486452013-04-09T14:49:00.000+03:002013-04-09T14:51:28.387+03:00Cimbom Başı Dik Yürür ! Dünya üzerinde herhangi bir takım, Real Madrid'in karşısına 3-0'lık bir dezavantaj ile çıkıyorsa, o takımın işi neredeyse imkansız demektir; bu tabi ki bir realite. Ancak bizim Galatasaray taraftarı olarak bu gece o statta yada televizyon başında yapmamız gereken şey, bu yıl gayet başarılı giden Şampiyonlar Ligi macerası için takımımıza teşekkür etmektir.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-yhNQmXaTOCA/UWP_59yv__I/AAAAAAAABY8/puGvVv4weNU/s1600/cimbom_basi_dik_yurur.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" bua="true" src="http://2.bp.blogspot.com/-yhNQmXaTOCA/UWP_59yv__I/AAAAAAAABY8/puGvVv4weNU/s1600/cimbom_basi_dik_yurur.jpg" height="206" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Buradan hep yazıyorum, okuyorsanız (kaç kişi varsa artık :) sıkılmış bile olabilirsiniz aynı şeyleri okumaktan. Galatasaray'ın en önemli hedefi, sürdürülebilir başarı olmalıdır. Her yıl Şampiyonlar Ligi'nde olmak zorundadır Cimbom, her yol o dönen toplar içerisinden çıkıp bir gruba yerleşmelidir. 3. torbalardan daha iyi bir konuma gelmelidir yavaş yavaş, bir noktadan sonra zaten en tepedeki başarıya ulaşacaktır bu süreci yaşarsa, bu işin doğasında var. </div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Bu akşam, netice ne olursa olsun Terim'in takımı geçen yılın başında verdiği sözü tutacak, mağlubiyette bile taraftarını gururlandıracak futbol oynayacak ve herkesin başını dik kılacaktır, şu mısralarda da anlatıldığı gibi..</div>
<br />
Yollar uzun dikenli taşlı olsa da<br />
Bastığın yer üzüntülerle dolsa da<br />
Sel, çığ, ateş önünde her ne olsa da<br />
Cimbom başı dik yürür ! bandierashttp://www.blogger.com/profile/05264097622238330972noreply@blogger.com0