acetobalsamico yazdı, direkt alıntılıyorum:
"Annesinin babasının adını unutturan hastalık ona Beşiktaş'ı ve İbrahim Toraman'ı unutturmamıştı. Mehmet Uzun'un Ümraniye'de Toraman ile bir araya geldiği görüntüler her insanı ağlatırdı, beni de ağlatmıştı. Ne mutluydu İbrahim ile paslaşırken... Hep bir mucize beklersin. Gelmez işte bazen... Bu küçük adam veda etmiş bizlere... Allah toprağını bol etsin..."
* * *
Olayın 3 yönü var. Anne babadan başlayalım. Biricik oğlunu, evladını kaybetmekten büük acı yok elbette, kelimelerle tarifi zor, yaşamayan bilemez diyelim. Tek teselli, çocuklarının belki de hayattaki en büyük arzusunu yerine getirmiş olması. Teselli sayılırsa..
Çocuk. Bu ne büyük bir aşktır, bu ne büyük bir sevgidir. Siyah - Beyaz renklere adanmış bir ömürse, en güzelini yaşadı belki de Mehmet. Hastalığının ilerleyen evrelerinde, annesini babasını unuttu ama Beşiktaş'ını asla, unutamadı İbrahim Toraman'ı. Mucize olmadı, genç adam veda etti bizlere, futbol aşkının, takım sevgisinin en yücelerinden birini göstererek.
İbrahim Toraman. Profesyonel futbolcu. Ama profesyonellik mi bırakır insanda bu sevgi. Sevilmek herkesin hoşuna gider, ama böylesine sevilmek.. İbrahim nasıl hissediyordur, ne düşünüyordur elbette bilemeyiz ama bir insanı bu renklere ilelebet bağlayan eşsiz olaylardan biri geçti başından. Biraz empati yapıyorum da, Mehmet nasıl aklına gelmez insanın, her maça çıkarken? "O çocuk bu renklere, bana böylesine aşıkken, ben elimden geleni ortaya koymalıyım diyordur herhalde o günden beri Toraman.
Allah toprağını bol etsin, huzur içinde yatsın bu futbol sevdalısı kardeşimiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder