Başlık, tam anlamıyla 70'lerin Türk Filmlerinden kopmuş bir repliktir. Esas oğlan, esas kızın ilişkiyi bitirme isteğini bu sözlerle karşılar :
- Ben bitti demeden bitmez !
Futbol tarihine baktığımızda, birçok büyük oyuncu, bu repliği kaderlerine karşı kullanmışlardır. Hayat onları neredeyse uçuruma sürüklerken, onlar bu duruma başkaldırmış, ve makus talihlerini inanılmaz bir şekilde yenmişlerdir.
Gelin, şimdi futbol efsanelerinin sıfırdan en tepeye nasıl çıktıklarına kısa kısa bir bakalım ...
Garrincha
Onlarca kardeşten biriydi, ve fiziksel özellikleri nedeniyle ona çirkin ve yaramaz bir kuş ismi olan Garrincha adı verildi. Çocukluğunda, ilerde futbolcu olacağını söyleseler, onunla dalga geçtiği için bunu söyleyen kişiyi Rio'ya kadar kovalayabilirdi herhalde. Çocukken çok cılızdı, çocuk felci geçirmişti, topaldı ve S şeklinde bir omurgası vardı. Bunlara ek olarak iki bacağı da aynı tarafa doğru eğikti.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen pes etmedi, çalıştı, uğraştı, 1962 Dünya Kupası'nın en iyi oyuncusu seçildi..
Eusebio
İnanılmaz fakir bir ailenin oğluydu. Hayatını yıllarca ayakkabı boyayarak, yer fıstığı satarak ya da cepçilik yaparak kazanmaya çalışırdı. Çocukken o kadar silikti ki, arkadaşları ona 'hiç kimse ' anlamına gelen ninguem lakabını takmışlardı.
Bir gün futbola merak sardı. Sahada kendini iyi hissettiğini, kendi olduğunu farketti. Mozambik asıllı olmasına rağmen Portekiz Milli Takımı'nın gelmiş geçmiş en değerli oyuncusu oldu. 1968 Dünya Kupası'na damgasını vuran oyunculardan oldu.
Cruyff
Diğerlerine göre en şanslısı Cruyff'dü elbette ki. Daha çocuk yaşındayken Ajax'a kapağı atmıştı, ancak farklı bir şekilde. Annesi o zamanlar kulübün kantininde çalışırken, kendisi de saha dışına kaçan topları topluyor, futbolcuların ayakkabılarını temizliyor, sahadaki köşe bayraklarını yerleştiriyordu. O top oynamak isterken, dünyanın en büyük işkencesini çekiyor, topa bu kadar yakınken, oynayamıyordu. Bir keresinde, bir oyuncu eksikliği nedeniyle oynamasına izin verdiler, o andan itibaren bir daha o sahadan çıkmadı..
Otuz yedi yaşına geldiğinde, aynı sahada çıktığı son müsabakadan sonra omuzlarda stadtan ayrıldı...
Gerd Müller
Münih TSV Kulübü'nün teknik direktörü, bir sezon başında Müller'e şöyle dedi:
- Futbol sayesinde bir yerlere gelemezsin çocuk, iyisi mi sen başka bir iş tut..
O sıralar Müller, bir tekstil fabrikasında günde 12 saat çalışıyordu. Müller, eski hocasının sözüne kulak asmadı ve savaşmaya devam etti.
O öğütten on bir yıl sonra, 1974'te Müller, Alman Milli Takımı ile Dünya Kupası'nı kaldırdı. Dünya Kupası Gol Rekorunu en sonunda 2002 yılında Ronaldo kırabildi..
Platini
1972'de Metz kulübü doktoru Platini'de kalp yetmezliği ve nefes darlığı olduğunu rapor etmişti. Ayrıca doktor, kendisinde bilek sertliği de olduğunu tespit etmiş, ancak Metz kulübünün onu zaten bu şartlarda transfer etmeyeceğinden emin olduğu için o maddeyi raporuna eklememişti. Platini bu duruma karşı koydu, her şeye rağmen kariyerine devam etti. 10 yıl sonra, onu transfer etmeyen takımdan, St. Etienne forması altında fena bir intikam aldı..
Saint Etienne: 9 - Metz: 2
Kendisinin kariyerinin gerisini hepimiz biliyoruz zaten. Kendisi halen Uefa başkanlığını sürdürüyor..
Kariyerine yeni başlayıp, zorluklarla karşılaşan yeni yetenekler için ders niteliğinde olması dileğiyle...
Not: Futbolcu kariyer notlarının bir kısmı Eduardo Galeano'nun 'Gölgede ve Güneşte Futbol' isimli kitabından alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder