Şili - Honduras
Turnuvanın en tempolu, en zevkli maçı oldu Şili - Honduras mücadelesi. Bizimle oynadıkları hazırlık maçından biliyorduk Honduras'ı, orda çok kötü bir görüntü çizmişlerdi, ki bu maçta en önemli kozları Suazo da yoktu, o nedenle pek şans tanımıyordum Honduras'a. Rakipse dünya futbolunun halen salt hücum düşünen ender takımlarından Şili'ydi. Şili beklediğim gibi çıktı, çatır çatır topunu oynadı, o kötü dediğimiz Honduras'sa turnuvanın diğer zayıf takımlarının aksine elinden geldiğince topunu oynamaya çalıştı, ama gücü yetmedi. Sonuçta bu iki takım bizlere beklediğimiz, istediğimiz futbolu izlettirdiler. Şili bir tane attı ama pek çok net gol pozisyonundan sonuç alamadı, Udinese'nin kanat oyuncusu Alexis Sanchez'in nefis futbolu da hafızalara kazıldı.
İspanya - İsviçre
''Arka arkaya 40 pas yaparsanız top kendiliğinden kaleye girer'' demiş futbolun filozofu Johan Cruyff. Zamanla total futbolun da en önemli kalelerinden biri olmuş bu söz. Daha sonra başına geçtiği Barcelona'nın yapısında da temel edinmiş bu prensibi dünya futbolunun sarı faresi.
Dün gördük ki, aynen bu prensibi temel edinmiş bir İspanya takımı vardı sahada. Barcelona'nın kopyası gibi oynuyorlardı. İlk yarı boyunca İspanya sürekli pas yaptı, hiç vermedi topu İsviçre'ye. Rakipteyse bir kopya daha vardı Mourinho'nun İnter'i, Hitzfeld'in İsviçre'si oluvermişti. Savunma prensiplerini İspanya'nın bitmek tükenmek bilmeyen paslarını kesmek üzerine değil, 2.bölgede yapılan bu pasların 3. bölgeye taşınmasına engel olmak üzerine kurmuşlardı, 10 kişi topun arkasına geçip İspanya'yı bekliyorlardı, uygulamaya çalıştıkları bu taktik sonucunu da verdi. Pique ve David Villa'nın(Barcelona) ayağından İspanya'nın girdiği 2 pozisyon vardı sadece ilk yarıda. David Silva'nın(Valencia) kötü futbolu da bu pozisyon kısırlığının önemli sebeplerindendi. İkinci yarının başında yine değişen bir şey yoktu. Yine İspanya pas yapıyor, İsviçre izliyordu. Lakin hiç beklenmeyen bir şey oldu ve 52. dakikada kaleci Benaglio'nun(Wofsburg) auttan şişirdiği topu N'Kufo indirdi(Twente), önce Eren'in(Leverkusen) sonra da Gelson Fernandes'in (Saint-Etienne) önüne düşen top, Fernandes'in ayağından ağlarla buluştu. İspanya oyun stilini bozmadan devam etti gol aramaya, Torres de girdi ilerleyen bölümde oyuna ama bir türlü aradığı golü bulamadı İspanya. 40 değil belki 1040 pas yaptı İspanya ama bir türlü o topu 3 direğin arasından geçiremedi. İsviçre yine gol yemeden bir maç tamamladı, gerçekten çok sağlam bir defans kurguları var. Sonuç olarak İsviçre gruptan çıkma yolunda çok önemli bir adım attı. İspanya ise önemli bir darbe aldı, 2.lik halinde Brezilya ile eşleşme ihtimalleri çok çok yüksek bir nevi henüz 2. turda bir erken final olasılığı belirdi ufukta.
Uruguay - Güney Afrika
Gruplarda ikinci ayaklara geçilirken ilk maçı Uruguay ve ev sahibi Güney Afrika oynadı. Takım olan Uruguay zayıf Afrika'yı rahat geçti, Forlan'ın(A.Madrid) 24. dakikada uzaktan nefis şutuyla bulduğu golle skoru yakalayan Uruguay, rakibine hiç pozisyon vermedi ve çok rahat bir maç çıkardı, yoluna kazasız devam etti, ev sahibi avantajı falan desek de Güney Afrika'nın gücü ancak bu kadarına yetti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder