Cezayir - Slovenya
Maç başlamadan önce bu maç için bir merak vardı ben de, pek yakından tanımadığım iki takımı tanımak için önemliydi benim için bu maç. Futbol olarak herkes gibi benim de bir beklentim yoktu maçtan ki öyle de oldu aslında. Rezil futbolun üzerine eklenen vuvuzela çilesiyle 2 saat boyunca işkence çektik açıkçası. 0 - 0'a bağlanan maçta Cezayir'den Ghezzal'ın(Siena) atılması ve Jabulani etkisiyle Slovenya'lı Robert Koren'in(West Bromwich) attığı gol maçın skorunu belirledi. Slovenya 1 - 0 kazandı fakat hiç umut vermedi. Muhtemelen hem İngiltere hem ABD bu iki takımı da yenip, yoluna devam edecek.
Sırbistan - Gana
Turnuva öncesi, herkesin aksine benim için esas ölüm grubu buydu. Maç öncesi, Sırbistan yetenekli ayaklara sahip olmasının yanında oldukça sert bir takım, Gana da fizik gücüne dayanan futbolu iyi oynayan, hızlı oyunculara sahip bir takım görüntüsü çizmekteydi. Bu iki sert takımın mücadelesinde beklenen oldu ve fizik gücünün öne çıktığı bir maç izledik fakat farkı ortaya çıkartacak Sırbistan'ın yetenekli oyuncuları hiç boş alan bulamadılar ve sahada kayboldular. Lukovic'in(Udinese) oyundan atılması ve Kuzmanovic'in(Stuttgart) sebebiyet verdiği gereksiz penaltı, Gana'ya golü getirdi. Gana da kalan dakikalarda skoru korudu ve 1 - 0 kazandı. Her iki takım da özellikle savunma anlamında oldukça başarılı görüntü çizdiler, Gana aldığı galibiyetle Almanya'nın ardından 2. olma konusunda önemli bir adım attı. Sırplar artık Avustralya'nın toparlanması için bugünden duaya başlamalı.
Almanya - Avustralya
3 gündür pek de iç açıcı maçlar izleyemiyorduk turnuvada fakat Almanya sağ olsun tekrar futbola, kupaya bağladı bizi, futbola doydu bu bünyeler bugün akşam. Futbolun ne kadar doğrusu varsa hepsini oynadılar, Takım halinde hücum ettiler, takım halinde savunma yaptılar. 4 tane attılar bir 4 tane daha kaçırdılar. Hele bir Khedira(Stuttgart) vardı ki sahada mest etti kendine Schweinsteiger(Bayern Münih) ile birlikte. Avustralya'nın fazlasıyla zayıf sol kanadını inci gibi işledi iki Bayern'li, Lahm ve Müller. Mesut da maestro gibi yönetti takımının hücumunu. Avustralya'ysa oyuna hiç ortak olamadı erken gelen golün de etkisiyle. Hiç istemesem de söylemek zorundayım ki Neill sahanın en kötülerindendi. İkinci yarı bir umut çıksalar da saçma sapan bir kararla Cahill oyundan atılınca umutlar iyice çöpe gitti ve farkın açılması önlenemez duruma geldi. Sonuç olarak ilk 3 günün en iyi takımını izledik sahada. Muhtemelen grubu lider kapatacaklar ve eğer böyle devam ederlerse önleri çok açık. Avustralya'ysa bu hezimetin moral bozukluğunu bir an önce üzerinden atmalı ve kalan maçlara tekrar konsantre olabilmeli zira Avustralya gruptan çıkmak için kalan 2 maçtan 6 puan çıkarmak zorunda gibi artık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder