29 Mayıs 2012 Salı

'Seni Evinden Aldırıyorum Matmazel ! '

 Eski filmlerde duyup da güldüğüm birçok klişe var; mesela ' Hamdi'ye söyle, hemen arabayı hazırlasın; İzmir'e gidiyoruz' diyen adam bana fena halde komik gelmekte. Arabanın nesini hazırlayacak Yaver Hamdi ? Bu araba hazır değil mi zaten ? Jant kapaklarını falan mı yerleştiriyor o arada zavallım Hamdi ?

 Bir diğer klişe de, ' Hemen bir otomobil gönderip, seni evden aldırıyorum, buralara kadar yorulma Matmazel. ' dir mesela. Karşı taraf bir incelik gösterip,  arkadaşı buluşma noktasına toplu taşıma ile gelmesin diye, arabasını gönderir ve o kişiyi aldırır. Ne büyük bir kibarlıktır bu !

 Dünden beri ülke spor gündeminin manşeti de 'matmazel'i evden aldırmak isteyen, milli takımımızın büyük yıldızlarından (!) kaleci Volkan Demirel ile ilgili. Mevzuyu anlatmaya gerek yok, malum görüntüleri zaten görmüşsünüzdür. Ancak görüntülerdeki bazı ayrıntılar, değme komedi filmlerinde dahi görülebilecek cinsten değil gerçekten de.

 Öncelikle, mesleğinde duayen olan, foto muhabir Vedat Danacı'nın üzerine 'insanca' saldıran V.D. bundan birkaç dakika sonra ağzından salyalar saçarak Danacı'ya insanlık dersi veriyor. 'Hayvanlığa gerek yok' diyor kendisi, fena ironik oluyor tabi, seyirci kahkahalara boğuluyor !

 Sosyal mesajlar vermeye devam eden V.D. bir süre sonra insani yönlerini daha da ortaya koyuyor ve Vedat Danacı ile bir görüşme talep ediyor, 'seni evden aldıracağım oğlum' diyor, 'oğlum'u da samimiyetten söylüyor, 'sen yorulma Vedat Abi, ben seni evden aldırırım ' demek istiyor aslında, sizin gibi öküzün altında buzağa arayan terbiyesizler de olayı nerelere çekiyor.. Başkanı 'ÇETE KURMAKTAN' yargılanan camianın futbol takımının 2. kaptanı, kendilerini affettirmek ve basınla arayı ısıtmak için böyle bir teklifte bulunuyor usta gazeteciye, tam bir centilmen !



 İroniyi bir kenara bırakıp, bazı kimselere birkaç sms atmak isterim buradan;

 V.D: Sana söyleyecek pek bir şey yok aslında, tüm magandalıklarına, terbiyesizliklerine, sportmenlik dışı hareketlerine rağmen sana o milli formayı layık görenler, seni bu konumda günahsız hale getiriyorlar..

 Vedat Danacı: Ben Türk Spor Medyası'nın son 15 senesini yakından takip eden, sıradan bir sporseverim. Bu süre zarfında spor gazetelerinin hangisini takip edersem edeyim, fotoğraf altında hep aynı ismi gördüğümü hatırlarım : 'Vedat Danacı' Ancak bazı 'dana'lar bu işin tam ortasında olmasına rağmen sana ' oğlum ' diyebiliyorsa, tehditler savurabiliyorsa; senin yapman gereken bu işin sonuna kadar gitmektir. Şu an bir dilekçenle savcı harekete geçebilir, bir insana ' seni aldıracağım' demek açık tehdittir. Lütfen bu işi burada koyverme, toplumun da gazeteci ile gazetecicik ayrımı yapmasına yardımcı ol. Kolay gelsin üstad..

 Aziz Yıldırım: Şu anda yargılanma sebeplerinizin başında gelen 'çete kurma suçu' diye biliyorum ben sayın başkan. Kaleciniz ve 2. kaptanınızın tanıdığı adamlar varmış ve Vedat Danacı'yı evden aldıracakmış, size de ironik geldi değil mi ?

 Abdullak Avcı: Ateşten gömleği giydiğinizin siz de farkındasınız. Birkaç ay önce Kadir Has Üniversitesi'ndeki söyleşide de size sormuştum, 'Başkanınız Yıldırım Demirören ve siz projelerden bahsediyorsunuz, nasıl olacak ?' diye. Siz de ' yarın gönderilecekmiş gibi çalışıyorum' demiştiniz. İşte o projelerin anlamlanması için bugün harekete geçmeniz gerekiyor. Tamamen çamura bulanmış Türk Futbolu'na etki edebileceğiniz tek alan Milli Takım, ve VD, EB gibi virüsleri en azından bu ülkeyi temsil eden takımdan uzaklaştırırsanız, 'temiz' futbol devrimini başlatmış olursunuz. Yok, siz de diğerleri gibi yüreksiz davranırsanız, size Dünya Kupası Elemelerin'den sonra Kayserispor'da, Mersin İdman Yurdu'nda yada Orduspor'da şimdiden başarılar dilerim...

23 Mayıs 2012 Çarşamba

2 Resim Arasında Bulunamayan 7 Fark

 7 Ekim 2008..

***

Beşiktaş'ta yaklaşık 1.5 yıl süren Ertuğrul Sağlam dönemi sona erdi.

39 yaşındaki teknik adam, Nevzat Demir tesislerinde düzenlediği basın toplantısında görevinden istifa ettiğini açıkladı.

Kulüp yönetimine tepki gösteren Sağlam, "yüzüme karşı destek veriyoruz diyenlerin, ben görevde olduğum halde başka teknik adamlarla görüşmesini hazmedemiyorum. Şimdi istedikleri ile rahat rahat görüşebilirler. Türk teknik adamların saygınlığını korumak adına istifa ediyorum" dedi.

Siyah-beyazlı takım Turkcell Süper Lig'de oynadığı ilk altı maçta yenilgi almadı ve 14 puanla üçüncü sırada, ancak UEFA Kupası birinci tur rövanşında Metalist Kharkiv'e 4-1 yenilerek gruplara kalamadı.

Sağlam, Beşiktaş futbol takımının başındaki görev süresini değerlendirdiği toplantıda, istifasını şu cümlelerle duyurdu:

"Bugün Beşiktaş'ta kalırsam, şampiyon olacağına kesinlikle inandığım bir teknik direktör olarak şu anda karşınızdayım. Ama Beşiktaş'ın yetiştirdiği bir isim olarak, Türk antrenörlüğünün bir temsilcisi olarak, son günlerde bana yapılanları içime sindiremiyorum.

"Bize bu yapılanları kesinlikle hak etmediğimizi düşünüyorum. Ben görevdeyken başka bir isimle görüşülmesi bir tarafa, bazı medya mensupları ve kuruluşları üzerinden de bir yıpratma kampanyasıyla da maalesef karşı karşıya kaldık.

"Türkiye'de yerli hoca ile yabancı hocaya yapılan çifte standardın ortadan kaldırılmasını istiyorum. Kendime olan saygım, Beşiktaş'a olan sevgim, Türk antrenörlüğünün de saygınlığı için istifa ediyorum."

Görev süresi içinde 15 genç oyuncuyu A takıma kazandırdığı söyleyen Sağlam, Şampiyonlar Ligi'nde Beşiktaş'ın başında gruplarda mücadele eden ilk Türk teknik adam olduğunu vurguladı.

Geçtiğimiz sezon sakatlıklar, hakem hataları ve kendi hataları yüzünden şampiyonluğu kaçırdıklarını belirten Sağlam, en büyük üzüntüsünün kendilerine her zaman destek veren taraftara lig şampiyonluğu sevinci yaşatamamak olduğunu söyledi.

Sağlam, UEFA Kupası'nda Metalist Kharkiv'e elenmelerinin hiç hesapta olmadığını dile getirdi ve rövanş maçından sonra sarfettiği "hayat devam ediyor" cümlesinin yanlış yorumlandığını söyledi.

Ertuğrul Sağlam, futbolculuk ve teknik direktörlük döneminde daima Beşiktaş'a yakışır şekilde davrandığını belirtti.

Geldiği günden bu yana bazı kişiler tarafından sürekli yıpratıldığını söyleyen Sağlam, "inanın bunun nedenini hala anlamış değilim" dedi.

Toplantının sonunda sorulara cevap vermek istemediğini söyleyen Sağlam, sözlerini şöyle tamamladı:

"Beşiktaş'ın başarıya ulaşması en büyük dileğim. Bana ve benden önceki teknik direktörlere yapılanın yeni teknik direktöre yapılmasını istemiyorum.

"Taraftarlarımız geldiğim günden bu yana bana destek verdi. 'Adam gibi adam Ertuğrul Sağlam' dediler. Görevime adam gibi başladım, adam gibi devam ettim ve adam gibi bitiriyorum."



***

21 Mayıs 2012 ...

***

 Beşiktaş’taki görevinden ayrılan Teknik Direktör Tayfur Havutçu, "1997 yılından beri hem futbolcu, hem teknik adam olarak görev yaptığım kulübümdeki görevimden 20 Mayıs itibariyle istifa etmiş bulunuyorum" dedi.
Tayfur Havutçu, BJK Nevzat Demir Tesisleri’nde düzenlediği basın toplantısında, 15 yıldır hem futbolcu, hem teknik adam olarak sayısız başarıların içinde yer aldığını ifade ederek, "Beşiktaşımız’ı her zaman gururla temsil ettim ve bunun getirdiği ağır sorumluluğu yüklendim. Dürüst, eğilip bükülmeyen, hak gözeten bir kaptan ve teknik adam olarak Beşiktaşlı duruşunu sergilemek için, bu camiaya layık bir insan olmak için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım" diye konuştu.
'
Yanıt bile veremedim'
"Beşiktaş uğruna hürriyetimden mahrum, ailemden ve kulübümden ayrı kaldığım 5 aylık dönemde de beni hep camiamızın desteği ayakta tuttu" diyen Havutçu, şöyle devam etti:
"Beşiktaşlılık duruşundan hiçbir şekilde vazgeçmedim. Futbol genel direktörlüğü görevine getirildikten sonra, sahadaki teknik direktöre karışmak gibi hiçbir şekilde yapmadığım şeylerden ötürü hakkımda çıkan haberlere, kulübümün menfaatini gözeterek yanıt bile vermedim. Aksine yönetim değişikliği sürecinden ve artık ne yazık ki herkesin bildiği mali sıkıntılardan, teknik direktör ve futbolcuların en az şekilde etkilenmesi için canla başla, çoğu zaman da tek başıma mücadele ettim."

'Bazı yöneticiler yok saydı'
Havutçu, takımın arka arkaya maçlar kaybettiği bir dönemde yeni başkan Fikret Orman’ın samimiyetine güvenerek çok zorlu bir görevi kabul ettiğini kaydederek, "Beşiktaşımız’ı daha iyi yerlere getirmek konusunda kendisinin heyecanını hâlâ paylaştığımı da özellikle belirtmek isterim" dedi. Bazı Beşiktaşlı yöneticileri eleştiren Havutçu, "Ne yazık ki 1,5 yıllık sözleşmemin yapıldığı günden itibaren bazı yöneticiler, görev başındaki teknik adamı adeta yok sayarak arayışlara giriştiler ve bunun basına yansımasından da gocunmadılar" diye konuştu.

'Onların Beşiktaşlılık duruşuna inanmıyorum'
Başkan Fikret Orman ile dün görüştüğünü belirten Havutçu, şöyle devam etti:
"Dün itibariyle Beşiktaşlı duruşuna inanmadığım bazı yöneticilerle birlikte çalışma şansımız olmayacağını başkanımız Sayın Orman’a bildirdim ve görevden affımı istedim. Kendisinin bana gösterdiği güven için tekrar teşekkür ediyorum. Görevi devralacak ekibe de şimdiden başarılar diliyorum."

Süper Final maçları
Havutçu, takımın başında bulunduğu Süper Final maçlarına da değinerek, bu konuda şunları söyledi:
"Süper Final’de ilk 3 maçımızı kaybettik, son 3 maçta 1 galibiyet, 2 beraberlik aldık. Galatasaray’a karşı oynadığımız ilk maç dışında, kaybettiğimiz ve berabere kaldığımız toplam 4 maçta en az rakiplerimiz kadar galibiyete yakındık. Beşiktaş’ın adının geçtiği her yerde, Beşiktaş’ın sahada olduğu her maçta nasıl oynanması gerektiğini gösterdik ve oyuncularım son dakikaya kadar mücadele eden Beşiktaş’ı yeniden canlandırdılar. Sonucun iyi olduğunu ne yazık ki söylemem ama bu kadar zor bir dönemde, kendilerinden istediklerimi büyük bir profesyonellikle yerine getiren oyuncularımı bir kez daha tebrik ediyorum."
Tayfur Havutçu, Süper Final maçları oynanırken yaşadığı hayal kırıklığını ise şöyle açıkladı:
"Süper Final maçları oynanırken, bazı yöneticilerimizin takıma maddi ve mânevi destek vermek yerine, zamanlarını basına demeç vermek için konuşmalar hazırlamakla geçirmelerini görmek, benim için büyük bir hayal kırıklığıydı. Biz kendilerine, Beşiktaş’ta tüm futbol takımlarının durumunu en iyi şekilde aktarmaya, yeni görevlerine mümkün olduğunca ayrıntılı ve gerçek bilgiyle başlamalarını sağlamaya, destek olmaya çalışırken ne yazık ki aynı kişiler daha maçlar oynanırken başka arayışlar içindeydiler."

Dava yüzünden söyleyemedikleri
Siyah-beyazlı taraftarların zaman zaman kendisinden daha fazla açıklamalar beklediğini ifade eden Havutçu, şunları kaydetti:
"Taraftarımızın geçmişte bazı zamanlarda benden, daha fazla konuşmamamı ve açıklama yapmamı beklediğini biliyorum. Ancak benim için doğru olan Beşiktaşlılık duruşuna asla uymayan bu davranışları ön plana çıkarmak değil, takımın başarısı için sahada çalışmaktır. Zaten ben önce işimi yapıp sonra gerekirse konuşmayı tercih eden bir insanım. Sahada sonuç alınmadan verilen beyanatlara hiçbir zaman inanmadım. Konuşmak için de doğru zaman gelene kadar susmayı tercih ettim. Dava süreci nedeniyle taraftarımıza bilgi veremediğim (Dava sürdüğü için de hâlâ açıklama yapmayacağım) konular olduğunun da özellikle bilinmesini isterim."

'Futbolcuları takım arkadaşım olarak görüyorum'
Havutçu, bu geçiş döneminde devamlılığı sağlamak için uğraştığını belirterek, "Bana güvenen oyuncu arkadaşlarıma bir kez daha teşekkür ediyorum. Onların birçoğunun Beşiktaş’a gelmesi kararında payım oldu ve geldikleri günden bu yana hepsiyle birlikte çalıştım. Hepsini ayrı ayrı kendi takım arkadaşım olarak görüyorum. Süper Final maçlarıyla birlikte hepsinin Beşiktaşlılıklarını bir kez daha gösterdiklerini düşünüyor ve camiamıza daha uzun yıllar faydalı olacaklarına inanıyorum" ifadelerini kullandı.

'Beşiktaşlılık kalıcıdır'
Taraftarlara da seslenen Havutçu, "Bana Beşiktaş’ın çocuğu payesini veren taraftarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum. En zor zamanımda her an yanımda oldular, desteklerini esirgemediler. Ben de attığım her adımda bu sevgiye layık olmaya çalıştım. Görevler değişebilir, Beşiktaşlılık kalıcıdır" diye konuştu. Bir soru üzerine Başkan Orman’ın kendisine başka bir görev teklif ettiğini belirten Havutçu, "Başkanımıza teşekkür ediyorum. Kulüp içinde bana başka bir görev teklif etti. Ama ben bir yola çıktım. Teknik direktör olarak yola devam etmek istiyorum. Önce dinlenip, sonra gelen teklifleri değerlendireceğim" dedi.
Süper Final öncesi görevi kabul ettiği için pişmanlık duyup duymadığı sorusuna Havutçu, "Pişmanlık yok. Ben her zaman Beşiktaş’ta zor dönemlerde görev aldım. Hiçbir zaman görevden kaçmadım. Beşiktaş’ta görev almak her zaman onur vericidir. 1.5 yıllık sözleşme yaptım. Böyle bir şey düşünmedim" diye yanıt verdi.




***

 Aradan geçen dört yıl, Beşiktaş camiasında hiçbir şey değiştirmemiş gördüğünüz üzere. Siyah beyaz renklere gönülden bağlı herkese yeni sezonda sabırlar diliyorum...

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Merhumu Nasıl Bilirdiniz ?

 PFDK, 7 Mayıs 2012 gece yarısından sonra şike soruşturması kapsamında kendine düşen cezaları verdi. Verilen cezalardan çok verilmeyen cezalar dikkat çekti tabi ki .. Ancak Bandiera's Blog olarak bizim dikkatimizi çeken birkaç durumu aşağıda anlatmaya çalışacağız.

İlhan Ekşioğlu : 3 yıl hak mahrumiyeti.
Şekip Mosturoğlu : 1 yıl hak mahrumiyeti.
Cemil Turhan : 1 yıl hak mahrumiyeti.
İbrahim Akın : (Fenerbahçe - İBB maçının sonucunu etkilemekten) 3 yıl müsabakalardan men.
Serdar Kulbilge : (G.Birliği -Fenerbahçe maçının sonucunu etkilemeye teşebbüsten) 2 yıl müsabakalardan men.
Fenerbahçe : Ceza yok.
Fenerbahçe Başkanı: Liste başında ama suçsuz.

 Şimdi yukarıda ilk sıralarda gördüğünüz isimler bu suçları neden işlediler ? Fenerbahçe'nin menfaati için. Kişileri kurumlardan ayırmaksa eğer ki bu, Fenerbahçe başkanına neden ceza gelmedi ? Aziz Yıldırım'ın sağ kolu olan Şekip Mosturoğlu, Aziz Yıldırım'ın haberi olmadan bir şey yapabilir mi sizce ? Ha keza İlhan Ekşioğlu ve Cemil Turhan, Aziz Başkanlarının haberi olmadan böyle işlere kalkışabilirler mi acaba ?

 Olaya bir de tam tersinden bakalım.  Madem Fenerbahçe Spor Kulübü bu konuda tamamen suçsuz, neye dayanarak futbol takımını Şampiyonlar Ligi'ne göndermedi ulu TFF ? An itibariyle Fenerbahçe Spor Kulübü TFF'yi mahkemeye verirse TFF ne yapacak ? CAS'daki dava bu kararların alınacağı garanti edildikten sonra mı geri çekildi ? Yoksa Fenerbahçe 45 milyon euroluk tazminatı almak mı istemedi yani ?

 12 Mart'ı, 27 Mayıs'ı hatta 12 Eylül'ü gece yarısı öğrenen bir toplumun demokrasisi öldürülmüştü. 7 Mayıs da Türk Futbolu'nun bir gece yarısı katledilmesine sahne oldu. Sahi siz Türk Futbolu'nu nasıl bilirdiniz ?

 Ayrıca hakkınızı helal ettiniz mi merhuma ?

6 Mayıs 2012 Pazar

Galibi Belli Olan Sezon Finali

Aslında anlatılacak çok şey yok. Radikal Spor'un da dediği gibi 'Süpürge Final' başladığından beri hep aynı senaryoaları görmeye devam ediyoruz. Bu senaryonun rengi falan yok aslında. Senaryo yazarı fena halde zengin, ezeli rekabetten nemalanıyor ve bu arkadaşların sürekli itişip kakışmasını istiyor. Bu yüzdendir ki 'Süpürge Final' diye bir icat çıkarıyor, 3 pankart, şarkı ve danslarla Şampiyonlar Ligi standartına çıkıldı sanılıyor. Herkes birbirinden nefret ediyor, sevgisizlik, saygısızlık hatta ırkçılık gırla. Hakemler bile eyyama alet oluyor, o yüzdendir ki Zokora Avni Aker'de, Quaresma Telekom'da oyunda kalmaya devam ediyor. Hakem kritik karar verme durumunda 400 kez düşünüyor, elinden geldiğince bu durumlardan uzak duruyor. Risk almadan, etliye sütlüye karışmadan, trafik polisi tadında maçını yönetiyor. 3 Temmuz'dan beri süre gelen saçmalıklar, tapeler, belgeler, soruşturmalar vs. ülke futbolunu temizleyeceğine daha da büyük bir girdaba itiyor, futbol oynamak yerine kendi çamurumuzda boğuluyoruz.. Haftaya Saraçoğlun'da sezon finalini izleyeceğimiz bir lig var. Ancak galip şimdiden belli ve galibi belli olan hiçbir oyun eğlenceli değildir.. Futbol zevkimizi de elimizden alan TFF ve Digiturk'e kucak dolusu sevgiler..