5 Temmuz 2012 Perşembe

O Maç: Trabzonspor 2 - Galatasaray 4


Yeniden dirilişin en önemli maçlarından biri. Bu maçı alamasak belki de şampiyon olamayacaktık.

İzleyemedim doğru dürüst bu sezonu, bu maç da onlardan biri. Nöbetteydim ilk yarı boyunca, vatan borcu diyorlar adına. Aklım fikrim hep maçta. Allahım diyorum, n'olur alalım şu maçı, başıma gelebilecek her türlü belaya razıyım. Bir nevi pazarlık. Nöbette çarpılayım komutana eğer 1-0 olsun bizim olacaksa. Neyse bitiyor nöbet. Eğer koşarak gidersem yayının olduğu yere 15 dkda oradayım, son 25 dkya yetişirim. Eğitimde 3000 m koşamayan vücudum için söz konusu Galatasaraysa gerisi yine teferruat oluyor. Postallarla, kamufalajla koyuyorum deparı. Nefesim kesilirken totem yapıyorum, eğer durursan alamayız bu maçı. Soluk soluğa içerdeyim sonunda, ekrana bakamadan son bir nefes alıyorum, Allahım diyorum nolur, 0-1 yazsın orada. 37 ekran tvye 5m uzaktan zar zor yer buluyorum. Skora bakıyorum inanamıyorum, 0-3 gibi geliyor. İnternet çağında o an oynanan bir maçtan bu kadar bihaber olmak enteresan geliyor size biliyorum ama renkdaşlarımın 3 defa kutlama yaptıkları dakikaları ben 1-0 için dua ederek geçirmiştim. Neyse, emin olamıyorum önce. Yeşilli kamuflajların arasında sarı kırmızı formalı birini görüyorum. tamam bizden bu. Kardeşim diyorum 3-0 mı, gözüm kesmiyor doğru mu? Anında anlıyor Galatasaraylı olduğumu, hangimiz anlamayız ki ilk anda Fenerliyi, Galatasaraylıyı? Öyle diyor kardeşim, 3-0 öndeyiz, özet geçiyor 2 Necati 1 Selçuk. Derken Colman 3-1 yapıyor. Hay amk diyorum ayağım uğursuzsa çıkayım, önemli değil. Cevap kara oğlandan geliyor. Sağdan yardıyor Eboue ve gol : 1-4.

İnsan kendini dinleyebildiğinde hislerine daha çok güveniyor. O an anlıyorum ki şampiyonluk geldi. 4-2 kazandık o gün. Daha Kadıköy'e çıkmamıştık. O gün emin oldum, yolun sonu şampiyonluktu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder