Bu üstteki örnek insanların tam tersi, etrafımızda gördüğümüz insanların yüzde seksenini falan oluşturuyordur diye tahmin ediyorum. Bu insanlardan bir tanesi, artık belgeli olarak kanıtlayabilildiğimiz üzere, Bilal Meşe'dir. Buyrun elimizdekilere bir bakalım..
' Yöneticilik kararlılıktır, sözünün arkasında durmaktır. Maalesef bu unsurların hiçbiri Beşiktaş’ta yok! Son yıllarda, kamuoyunda da müthiş bir prestij erozyonuna uğradı Kartal...
“Beşiktaşlılık ayrıcalıktır” sözünün yerinde yeller esiyor! Yazık, hem de çok yazık!'
http://cadde.milliyet.com.tr/1900/01/01/YazarDetay/1249479/Kimi_kandiriyorsunuz_
***
Bilal Meşe'nin, 26 Kasım 2012 tarihinde, Milliyet Gazetesi'nde yayınlanan Demirören Röportajı bakın nasıl başlıyor:
' Türk Futbolunun ‘1’ numarası, federasyon başkanı Yıldırım Demirören ile Türkiye’den binlerce kilometre uzaklıkta, Brezilya’nın Rio de Jenairo kentinde bir buluşma... Kulüp başkanlığının ardından gelen Kulüpler Birliği Vakfı Başkanlığı ve sonunda Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı... Öyle tepeden inme gelen bir görev değil... Hepsinde tecrübe kazanmış, basamakları adım adım çıkmış bir şahsiyet... Üstelik, medyanın içerisinde olmasına rağmen medyayı eleştirebilecek kadar da alçakgönüllü...'
http://m2.milliyet.com.tr/News/NewsArticle.aspx?ID=1632482
Demirören'in Beşiktaş'a bıraktığı enkaz ortada, Türkiye'deki futbolun 3 Temmuz süreciyle nerelere geldiği belli, ancak Sayın Meşe, sırf işini gücünü kaybetmemek için böyle bir 'yıkama, yağlama'dan sonra röportaja başlıyor. Sahi Sayın Meşe, Milliyet'deki işinizi kaybetmek sizi bu kadar mı korkutuyor ?
***
Aynı röportajda geçen kısa bir bölümü de aktarmak istiyorum;
'2020 Avrupa Şampiyonası’nı alacağımıza inanıyorum. Bu işte sonuna kadar varız. Türkiye’nin hakkı olduğunu düşünüyorum. Kaldı ki Türkiye, Olimpiyatları da, Avrupa Şampiyonası’nı da aynı anda yapacak kapasiteye fazlasıyla sahiptir. Olmaz diye bir şey yok. Bu ilk olabilir.'
Şimdi düşünün, TFF Başkanı Olimpiyatların bir şehirde düzenlenen bir organizasyon olduğunu, ancak Avrupa Futbol Şampiyonası'nın tüm ülkede düzenlenebileceğini, buna rağmen ülkenin en önemli 3 stadyumunun İstanbul'da olduğunu, hem Olimpiyat Komitesi'nin hem de UEFA'nın bu ikircikli durumdan rahatsız olduğunu bilmiyor, bilse de sırf tribünlere oynamak için net bir şekilde saçmalıyor..
Bu örneklerden sonra en çok üzüldüğüm kesim, İletişim Fakülteleri'nden mezun, yabancı diller bilip sporla haşır neşir olan ve bu sektörde bir yerlere gelmek isteyen arkadaşlarım.. Bakın köşeler nasıl aşağalık adamlar tarafından tutulmuş..
Para. Futbol da habercilik de artık para.
YanıtlaSil