16 Şubat 2011 Çarşamba

Sevgililer Günü

Tuttuğu takım Şampiyonlar Ligi'nde ilk grubu geçmiş, 2.tur gruplarındaki en kritik maçına çıkacaktı. Maçtan bir kaç gün öncesinden itibaren onun için hayat durmuş, tek düşüncesi bu 90 dakika olmuştu. Çok kimse bilmez ama bazıları gerçekten böyle olur. Gizli bir bağ oluşur aralarında ve adına "konsantrasyon" derler. Maçtan önceki gece de maçı kafasında oynayarak, yarı uykulu yarı uykusuz geçti. Alışkındı bu durumlara aslında.

Maç sabahı uyandı, telefonuna baktı. Sevgilisiyle arası bozuktu ve yine arama ya da mesaj görünmüyordu ekranda. O da aramadı, tek düşüncesi akşamki 90 dakikaydı. Sevmezdi maç günü aklının dağılmasını. Oyalandı bütün gün, eski maçları izledi, bişeyler okudu, zaman geçirdi. Nihayet akşamüstüne doğru formasını giydi, atkısını sardı boynuna, hazırlandı ve çıktı evden.

Stada normalde otobüsle giderdi ama yürümek istedi canı. İstanbul'da hava şubat ayında genelde soğuk ve yağışlı olurdu, tıpkı o günkü gibi. Ayın 14'ü olması da herhangi bir anlam ifade etmedi ona, etraftaki çiftlerin sayısının artmasını fark etmedi bile. Ara ara yağan yağmura aldırmadan devam etti yürümeye. Adresi maç öncesi toplanma yeri olan Sokak'tı her zamanki gibi. En yakın arkadaşıyla buluştu orda. Her zamanki ritüel. Maçı konuştular uzun uzun, puan hesapları yaptılar, kadroyu kurdular defalarca. Tezahuratlara katıldılar ara ara dayanamayarak. Maç saati yaklaştıkça heyecanı artıyordu. Derken zaman geldi ve stada doğru yola koyuldular. "Kapalı'nın Ortası" diye iki kelimelik bir tarifi vardı tribündeki yerlerinin. Üzeri yelekli görevliler, top şeklindeki kumaşı Şampiyonlar Ligi şarkısı eşliğinde orta yuvarlakta sallamaya başlamıştı ki telefonu çaldı. Tam da bu sırada kapalı tribünde bir pankart açılıyordu üstlerinden. Ne yazdığını göremedi, bir taraftan pankartı tutarken, diğer eli telefona gitti. Arayan sevgilisiydi. Bugün bile aramadığını, herşeyin bittiğini söylüyordu. Cevap veremedi, kabullendi. Pankartı sıkı sıkı kavramış, tezahurat eşliğinde arkadaşıyla birlikte sallıyorlardı. Arkadaşı ona döndü:
- Ne yazıyor ki pankartta?
- Bilmiyorum, dedi, bu kadar manidar olduğundan habersiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder