20 Nisan 2013 Cumartesi

Tanrı Adam

 Feyze Hepçilingirler'in harika kitabı 'Tanrıkadın', Ayşe isminde bir kadının verdiği mücadeleyi anlatır. Romanın bir yerinde şu ifade geçer, '..ama kadının tanrısallığından hiç kuşku duymamıştır toprak. Yalnız toprak değil, denizler de gökler de inanmıştır kadına ve tanrısallığına.."

**

  Geç bulup tez yitirmek istemediğimiz Didier Drogba için de sahada aynı şeyleri hisseden, farklı seviyerlerden birçok futbolcu gördü bu gözler, çok kısa bir süre içerisinde. Rakip kim olursa olsun, Real Madrid, Sanica Boru Elazığspor, Schalke 04, Mersin İdmanyurdu vs. saha içindeki herkes o an bir futbol tanrısına karşı futbol oynadığının farkında, o tanrının adı da Didier Drogba..


 35 yaşına rağmen gösterdiği performans, oyunu ve kendi takımını bir teknik direktör gibi yönlendirmesi, hem rakiplere hem kendi takım arkadaşlarına saygısı ile bu tanrısal role bürünüyor Fildişi'li yıldız, sakatlanan Barral'ı hastanede ziyaret etmesi, yanında yere düşen rakiplerinin tamamına ilk eli uzatan oyuncu olması, gol kaçıran takım arkadaşını teselli eden ilk oyuncu olması vs. Bunların tamamı neredeyse o muhteşem performansından daha önemli o tanrısal rol için.

 Ancak 35 yaşındaki mavi filin performansından da bahsetmenin gerekli olduğunu düşünüyorum ben. Hani A takımın as forvetini bir antreman için dinlendirmeyi düşünerek alt yapı antremanına gönderirsin ya, maçın bazı bölümlerinde Drogba izleyenlere tam olarak o hissi veriyor. Kalecinin degajını göğsünde yumuşatıp arkadaşına servis eden 35 yaşındaki bir adamdan bahsediyoruz şu anda..

 Galatasaray'a transfer sürecinde -ben dahil- birçoklarımızın kafasında soru işareti vardı. Stoper ve sol bekte ciddi bir eksiklik gözükürken, forvet hattında Burak, Umut, Elmander varken ve hatta forvet arkasına Sneijder transferi yapılmışken gerçekten Drogba elzem bir ihtiyaç mıdır diye düşünmekten kendimi alamamıştım. Dün Elazığ maçını izlerken yanımdaki arkadaşlarımla şunu konuştuk, şu an sahada Drogba yerine dünyanın en iyi sol beki olsa (o ismi siz koyun, mesela ben 25 yaşındaki Roberto Carlos gelsin demiştim.) biz onu mu tercih ederdik yoksa Drogba'yı mı ? Sanırım sorunun cevabını hepimiz biliyoruz..

 Dün geceden başka bir sorum da şu. Önümüzdeki yıl bu zamanları düşünün, Drogba 36 olmuş ancak performansında ciddi bir düşüş yok. Kendisiyle tekrar sözleşme imzalar mısınız ? İmzalarsanız kaç yıllık imzalarsınız ?


Hepçilingirler 'Toprak, denizler ve gökler kadının tanrısallığına inanmıştır' demişti harika romanında. Biz de Didier Drogba'yı her izlediğimizde onun tanrısallığına biraz daha inanıyoruz, aynı sahadakilerin de inandığı gibi..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder