Ancak ne olduysa devre arası transfer sezonunda oldu, Galatasaray iki çok önemli transferle kadrosunu güçlendirdi. Bir yıl önce Şampiyonlar Ligi Finali'nde maviler içinde MVP seçilen Didier Drogba ile daha önce bu kupayı Mourinho liderliğinde kazanmış Wesley Sneijder, Galatasaray kadrosuna katıldı. Bu transferlerden sonra Avrupa beklentileri birden bire arttı, Top 16'da eşleşilen Schalke 04 beğenilmedi, Galatasaray'ın vurup geçmesi beklendi.
Çok şükür ki Galatasaray, Schalke engelini aştı ve çeyrek finale geldi. Çeyrek finaldeki rakip ise Real Madrid oldu. Bence turnuvanın, bu kupaya en çok odaklanmış takımı ile karşılaşacak Galatasaray. Ligden beklentisi olmayan Mourinho'nun giderayak iç mihraklarına gücünü gösterme şansı Şampiyonlar Ligi kupasından geçiyor, bunu hepimiz biliyoruz..
Hikaye aslında tam olarak da burda başlıyor. Milli maçların bitiminden itibaren herkes Real Madrid-Galatasaray eşleşmesinden, Ronaldo-Burak yarışından, Hamit'in olası golüne sevinip sevinmeyeceğinden, Ünal Aysal'ın CNN'e açıklamalarından bahsediyor..
Atladığımız en önemli nokta, Cumartesi günü Türk Telekom Arena'da Galatasaray Futbol Takımı'nın çok önemli bir takıma, İstanbul Büyükşehir Belediyespor'a karşı bir maçı var. Ligin boyu kısaldıkça maçların öneminin ne kadar arttığını anladığımızı zannetmiyorum. Şu transferlerden, beklentilerden sonra şampiyonluğun kaçmasının yaratacağı sıkıntıları bir düşünün.. Şu an Real Madrid'e karşı oynama keyfini yaşarken, önümüzdeki sene bu turnuvada bile olamama tehlikesi mevcut ve biz bu tehlikenin farkında değiliz..
Avrupa Arenası'nda sürdürülebilir başarı için önce Türkiye Ligi Şampiyonu olmamız gerekiyor. Şampiyonluğun anahtarı ise, böyle kritik maçları kazanmaktan geçiyor, bu da sağlam konsantrasyon gerektiriyor !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder