11 Temmuz 2010 Pazar

Yarı Finaller

Öncelikle şunu söyleyelim, yarı finalleri yazmak için bir kaç gün bekledik ki büyük finale yönelik de bir bakış atalım yarı final maçlarıyla birlikte. O nedenle büyük finale saatler kalmışken yayınlıyoruz yazımızı.

Hollanda - Uruguay


Her turnuvanın daimi kaybedeni, ancak gönüllerin şampiyonu Hollanda bu kez Uruguay'ı geçti ve finale çıktı. 74 ve 78'te Neeskens'li, Cruyff'lu takımın oynadığı ve birinde Almanya birinde Arjantin'e kaybetmeleriyle kaçırılan şampiyonluklar, oynadıkları göze hoş gelen total futbol yıllardır onlara sempati beslememizi sağlıyordu. Baktığımızda 88'deki Avrupa şampiyonluğundan başka bir başarısı olmayan bir takıma karşı nedir bu hayranlık bilmiyorum ama heralde hep kaybedenin tarafı olmamızla ilgili bir durum. Yıllarca göze hoş gelen futbol oynayıp hiç bir başarı kaydedemeyen Hollanda bu sefer çok farklı bir imajda, yıllardır hasret olduğu yerde. Son finalist takımın en değerli oyuncularından Neesekens durumu, ''Benim 1974 ve 1978'de yer aldığım takım daha göze hoş gelen bir oyun sergilerken, bugünkü ekip sonuca yönelik bir futbol oynuyor.'' diyerek özetliyor.

Maça gelirsek, Uruguay da Hollanda da maça fazlasıyla kontrollü başladı, öyle de devam ediyordu ki henüz 18. dakikada bütün o dengeler bozuldu. 18. dakikada Van Bronckhorst topa öyle vurdu ki o an sanırım herkesin aklına Comandante'nin Monaco'ya attığı gol geldi, tabi bir de hocaların hocası Metin Türel'in Ersun Yanal'a söylediği söz, ''Hagi sana 40 metreden bir çakar; nereye koyacağını bilemezsin o istatistikleri." Hagi çıkar yerine Gio'yu koy, Uruguay için durum aynen böyleydi. Daha sonra maç yine dengede giderken bu kez sahneye turnuvanın en değerli oyuncularından Forlan çıktı ve ceza sahası dışından vurduğu top, Stekelenburg'un da hatasıyla ağlara gitti ve Uruguay belki kendisinin de hiç beklemediği bir anda eşitliği yakaladı, içeriye de öyle gitti.

İkinci yarı da çok farklı başlamadı, yine kontrol futbolu, yine mücadeleci bir futbol. Bu kez farkı yaratan yıldız faktörü oldu. Sneijder ipleri biraz eline aldı, Robben oyuna biraz dahil oldu, Hollanda ofsayt kokan bir pozisyonda golü buldu, öne geçti. Ardından turnuvanın en güzel gollerinden birini kaydetti Robben ve takımını rahatlattı. Maçın gidişatını yalnız biz değil hocalar da kabul etmiş olacak ki, Van Marwijk Robben'i, Tabarez de Forlan'ı oyundan aldı. Fakat Uruguay'ın bir sürprizi vardı 90+1'de Maxi Pereira'nın golüyle skoru 3-2'ye getirdi Uruguay ve son 2 dakikayı bize nefes nefese izletti. Uruguay golü bulamadı kalan sürede ama bize heyecanlı bir 2 dakika yaşatmaya yetti bu çabaları.

Uruguay turnuvaya ciddi anlamda renk kattı, çeyrek finalde Suarez'in 1 dakika içinde 'write the future' çekmesi, Forlan'ın müthiş futbolu, ondan öte liderliği bu takımı sevdirdi bize, ki zannediyorum, pek çok kişi son 2 dakikayı ayakta izledi ve Uruguay'ı destekledi hem de rakip hep o çok sevdiğimiz Hollanda olmasına rağmen.

Hollanda turnuvanın geride kalan kısmında hiç Hollanda gibi oynamadı hatta Brezilya maçında ilk golü bulduktan sonraki kısım hariç kötü oynadılar dahi diyebiliriz onlar için ama buna rağmen yollarının nispeten daha kolay olmasının avantajını da kullanarak finale kadar uzandılar. Finalde rakip, bugüne kadar karşılaştıkları en iyi takım olacak. İspanya karşısında, zor da olsa onların orta sahadaki pas bağlantılarını minimuma indirmek ve ayaklarındaki topun değerini değerini bilmek zorundalar.

İspanya - Almanya


Açıkça söyleyeyim turnuva başlamadan önce, biri çıkıp bana, Hollanda finale çıkacak, üzüleceksin; Almanya elenecek ona da üzüleceksin, dese pek hoş şeyler söylemezdim o arkadaşa. Ama aynen bunu yaşadım yarı finallerde. O eski desteklediğim Hollanda'yla her daim nefret ettiğim Almanya sanki yer değiştirmişti. Almanlar yarı finale kadar takır takır top oynayıp hem İngiltere hem de Arjantin'i 4 golle ezip geçerek gelmişti çokça eleştirilen, fakat tartışmasız turnuvanın en iyi kadrosu İspanya'nın karşısına. Pek çoklarına göre, bir anlamda erken finaldi bu maç.

İlk yarı pek çokları için sıkıcı geçmiş gibi görünse de benim gibi pasa bayılan bir adam için o kadar da kötü değildi açıkçası. İspanya topu aldı, pas yaptı, pas yaptı, arada bir kaybetti ama gitti aynen geri aldı ve tekrar pas yaptı. İspanya karşısında iki tip savunma olduğundan bahsetmiştik hep. Almanya'nın tercihi, İspanya'nın futboluna mahkum olmak ve İspanya'nın onları geri doğru itmesine razı olmak oldu, yada bu bir tercih miydi, açıkçası İspanya belki ilk defa İspanya gibi oynayınca Almanya teslim oldu da diyebiliriz belki bu duruma. İlk yarı tamamen İspanya'nın dominasyonunda geçti fakat tek pozisyonları David Villa'nın karşı karşıya kaçırdığı top oldu. Maç sonunda Pique '' bazen topu dolaştırmaya öyle bir dalıyoruz ki şut çekmeyi unutuyoruz'' diyerek durumu çok iyi açıkladı aslında.

İkinci yarıda benzer bir biçimde İspanya'nın kontrolünde başladı ama tek bir fark vardı. Muhtemelen devre arasında, Nevzat Demir'in deyimiyle 'Yeniköy Kasabı'nın da uyarısıyla, Xabi Alonso önderliğinde şut atmayı hatırladı İspanya. Çok zorladılar Almanya'yı ve sonucunda beklenmedik bir şekilde de olsa kornerden buldular golü. Uzun Alman savunmasının arasından kaptan Puyol çıktı ve gemisini kurtardı. İlerleyen dakikalarda Almanya ne kadar yüklenmek istediyse de İspanyollar pas yapmaktan, topa sahip olmaktan hiç vaz geçmediler ve Almanlar'a pozisyon dahi vermediler, kendileri yakaladıkları kontra ataklardan da sonuç alamayınca 1-0'lık skorla sonuçlandı maç.

Sürekli koşan, sürekli basan, bununla birlikte topa da sahip olan Alman orta sahası gerek İngiltere gerekse Arjantin'in orta sahasını teslim alıp takımlarına galibiyeti getirmişlerdi. Bu maçta da koştular, ama sadece koştular. İspanya onlara topu hiç vermedi, kendisinin istediği oyunu oynadı, kolay diyebileceğimiz bir galibiyet aldı ve adını finale yazdırdı. İspanya büyük finalde de her zamanki İspanya gibi oynayacak topa hükmedecek ve bıkmadan, usanmadan pas yapacak. Kaptan Puyol da Almanya maçı sonunda ''Hollanda'ya karşı da aynı oyunu oynayacağız, zaten biz bundan başka oyun bilmiyoruz''diyerek bunu gösteriyor zaten bize.


Büyük finalin adı belli oldu: İspanya - Hollanda

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder