24 Mayıs 2010 Pazartesi

10 Numara, bir bize mi 10 numara ?

Yıllardır ülkemizde, orta sahanın ortasında oynayacak, defans yapmayı sevmeyen ancak hücumda harikalar yaratabilecek, teknik kalitesi çok yüksek, 10 numaralı oyuncu hayranlığı görülmekte. 90'ların futbol sisteminde, 4-1-2-1-2 baklava formasyonu popülerken, gerçekten de işe yarayan bir figürdü 10 numaralı yiğit delikanlılar. Ancak, özellikle 'Total Futbol' dediğimiz, herkesin basketbol formasyonlarındaki gibi tüm müsabaka boyunca aktif olduğu bir sistem karşımıza çıktı. Bu sistemde ne'ce 10 numaralar telef oldu gitti tabi ki. Şimdi, son 3 yılın Şampiyonlar Ligi kazananlarının kadroları özelinden, 10 numara ihtiyacının neden sadece ülkemizde olduğunu irdelemeye çalışacağız ..



2010 yılının kazananı Inter takımına baktığımızda, 10 numara tipinde bir oyuncuya rastlayamadığımız göreceksiniz. Sezon başında, Real Madrid'ten alınan Sneijder'in bile, yarı finaldeki rakip Barça karşısında ön libero olarak takımın en çok top çalan oyuncusu olduğu oyuncu olduğunu düşünürsek, 10 numara tipinde bir oyuncu olmadan ne büyük başarılar kazandıklarını görebilirsiniz. Aslında takımın 10 numarasının Jose 'Jesus' Mourinho olduğunu da kabul etmek lazım ..



2009 yılında, Barça dalgası dünyanın her köşesinden hissedilebiliyordu. 6 kupalı mükemmel sezonun tek açıklaması TOTAL FUTBOL olarak açıklanabilir. 4-3-3 sistemini hücumda, 4-5-1 sistemini de savunmada müthiş bir şekilde işleten takımın yıldız oyuncusu Lionel 'mesih' Messi idi. Ancak bir çok karşılaşmada, sağ bekte Alves'in kademesine girerken gördüğümüz Messi'nin de sıradan bir 10 numara olduğunu söylemek hemen hemen imkansız.



2008 yılının şampiyonu Kırmızı Şeytanlar, 4-4-2 sistemiyle ön plandaydılar. ManU'nun orta sahadaki 4'lüsünün orta 2'lisi her daim bir ön libero edasıyla oynayan oyunculardı. Owen Hargreaves ve Fletcher ikilisinin müthiş uyumu ve kenar oyuncuları olan Ronaldo ve Giggs'in hücumunu destekleyen oyun görüşü sayesinde şampiyonluğa ulaşan taraf Manchester United oldu. Bu sistemde de görüldüğü gibi, oyunu TAKIM olarak oynamak esas olduğundan, takımın başarısı kaçınılmaz oldu.



Bu 3 örnekte de görüldüğü üzere, bu başarılı takımların her daim bazı yıldız oyuncuları olmuş. Fakat onları yıldız yapan durum, onların en başarılı takım oyuncuları olması da olmuş. Hagi'nin ülkemizdeki başarısından sonra, başta Galatasaray olmak üzere tüm ekiblerin yeni bir Hagi bulma isteğine bir ket vurması gerektiği, su götürmez bir gerçektir. Zira Hagi'li dönemin diğer yıldızları, onun arkasını her daim sağlam tutan, Suat, Emre, Okan, Ümit ve Tugay gibi oyuncular olmuştur. Zico'lu Fenerbahçe'sinin Avrupa'daki başarılı yürüyüşünün de en önemli parçaları, Alex'in arkasındaki başarılı ön liberolar olduğu da bir gerçektir.



Şu aralar ligimizde, 30 yaşındaki 10 numaralara 8 milyon euro ödeyen, sadece Brezilyalı diye top cambazı aldığını zanneden 'yüce' başkanlarımıza selam olsun ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder