9 Mayıs 2010 Pazar

Giden sevgilinin ardından



Cumartesi günü beklenenden çok daha fazla bir kalabalık vardı Ali Sami Yen'de. Sarı kırmızılı taraftarlar bu sene son kez görecekleri takımlarını uğurlamaya gelmişlerdi. Güzel bir oyun izleyerek ayrılmak istiyorlardı belki de sevgililerinden. Hava güzel, stad da doluydu ancak sahada bu ligi kafasında çoktan bitirmiş bir Galatasaray vardı.

Kolay değil tabii, çok değil 8 hafta önce eğer lider Galatasaray'ın ligin 33. haftasındaki maça şampiyonluk iddiasını tamamen kaybetmiş olarak çıkacağı söylense durum birazcık garipsenirdi, ama değerlendirmesini ligin sonunda yapacağım bir dolu nedenin bir araya gelmesiyle birlikte şartlar sarı kırmızılı takımı bu noktaya getirdi. Böyle hedeften uzaklaşmış bir takımda futbolcuların da oynama isteğinin azalması normal karşılanabilir. Ancak ligi 4. bitirmesi halinde sezonu en az 2 hafta erken açacak yani 2 hafta daha az tatil yapacak futbolcuların bunu umursamaz bir şekilde oynadıkları futbol asıl garip olan durum.

Rijkaard'in çıkardığı 11 ve özellikle sonrasında yaptığı değişikliler yönetime adeta mesaj verir nitelikteydi. Kırmızı kart cezası biten Barış'ı direkt ilk 11'e koyması, maç içinde Mustafa Sarp'ı oyuna alıp Mehmet Topal, Mustafa Sarp ve Barış Özbek'ten oluşan, teknik kapasitelerinin toplamı bir Lucas Neill etmeyen orta sahaya dönmesi sanki "işte elimdeki kadro bu" der nitelikteydi. Zaten 90 dakika boyunca Jo'nun ilk yarıda karşı karşıya kaçırdığı pozisyon ve 75. dakikada oyuna giren Gio'nun oyunu hareketlendirmesi hariç Galatasaray'ın oynadığı futbol tamamen bitse de gitsek havasındaydı. Antalyapor ise hiçbir iddiası olmamasına rağmen, takımın ortalama kalitesinin 3 gömlek üstünde olan Necati'nin önderliğinde güzel bir futbol oynayıp, hakettiği bir galibiyet aldı. Bu sezon 4. kez karşılaştığı rakibine 2. kez yenilen ve kendisini kupadan eleyen Antalyaspor'a karşı Galatasaray ligde kendi evinde de son 3 maçtır rakibine karşı üstünlük kuramıyor.



Maçın en güzel anı şüphesiz Emre Aşık'ın 90. dakikada oyuna girişiydi. 18 senelik futbol kariyerine nokta koyan Emre Aşık'ı Galatasaray tribünleri hem açılan pankartlarla hem de yapılan tezahüratlarla beraber layıkiyle uğurlamasını bildi. Maçın en ilginç olayı ise şüphesiz 89. dakikada oyuna giren ve maç boyunca sadece 1 kez topa dokunabilen Veysel'in, bu dokunduğu topu gole çevirmesi oldu. Kapalı tribünde maçın başında açılan ve kısa süre sonra ters çevrilen "konuştukça batıyorsunuz, kalbimizden çıkıyorsunuz" pankartı ise UEFA kupasını kazanmayı Galatasaray'ın sahibi olmak sanan eski futbolculara taraftarlar tarafından verişen bir mesajdı.

Sonuç olarak Galatasaray aldığı bu mağlubiyetle son hafta öncesi 3.lük koltuğunu da kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı ve Beşiktaş'ın Bursaspor önüne daha motive bir şekilde çıkmasını sağladı. Ezeli rakibi Fenerbahçe'ye bu sezon iki kez yenilen, en yakın takipçisi Bursaspor'dan puan alarak liderliğe oturmasını sağlayan Galatasaray bu aldığı sonuçla sarı lacivertlilere son hafta öncesi bir güzellik daha yapmış oldu. Galatasaray'ın ligi bu son hafta öncesi, 51 senelik Süper Lig tarihinde ilk kez 2 sezon üst üste ilk 3'e giremeden bitirme ihtimali olması ise son iki senedir tarihinin en pahalı transferlerini yapan bir takım adına üzerinde uzun süre düşünülmesi gereken bir durum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder