29 Haziran 2010 Salı

Seninle Benim Aramdaki Kocaman Fark

2010 Dünya Kupasına son 16 maçlarının oynandığı şu günlere kadar damgasını vuran ekip, hiç kuşkusuz Almanya oldu. Kültürlerinin getirdiği disiplin mottasından hiç ayrılmayan Almanlar, buna bir de futbolun güzelliklerini ekleyince, ortaya tadına doyulmaz bir futbol çıktı tabi ki. Turnuva bittiğinde belki Almanya kupaya uzanamayacak, ancak takdir edilmesi gereken durum, jenerasyon değişiminin daha iyi bir şekilde yapılamayacak olmasıdır.



Oliver Kahn, Sammer, Möller, Effenberg, Scholl gibi oyuncuların 96'da kazandığı Avrupa Şampiyonası'ndan sonra da bu tarz bir jenerasyon değişikliğini başarıyla yapan Almanlar, bu sefer jenerasyon değişikliğne hocalarından başladılar. Önce takımın başına efsane yıldızları Klismann'ı getiren Almanlar, hocanın ayrılmasından sonra istikrara inandılar ve genç sayılabilecek bir yaşta takımın başına Löw'ü getirdi. Löw de, özellikle 2009 Gençler Şampiyonası'nda başarılı olmuş gençleri takıma kazandırarak adeta bir futbol devrimi gerçekleştirdi. Dennis Aogo, Serdar Taşçı, Holger Badstuber, Jérôme Boateng, Sami Khedira, Mesut Özil, Toni Kroos, Marko Marin ve Thomas Müller gibi oyuncuların tamamının 23 yaşından küçük olduğunu ve Almanya'nın Dünya Kupası kadrosunda bulunduklarını düşünürsek, yakın geleceğin Almanlar için ne kadar parlak olduğunu anlayabiliriz.



Türk Milli Takımımızın, Dünya Kupası elemelerinde, 23 yaş altında olan kaç oyuncuyu kullandığını merak ediyor insan tabi .. Bazen önemli olan oraya gitmek olmuyor, oraya gidip başarı kazanacak jenerasyon yaratmak daha önemli oluyor. (İtalya bunun en güzel örneğidir.) Tabi biz bu hataları yaparken, bir yandan da turnuvaya da katılamamayı becerebiliyoruz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder